Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu ve Cezası
Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu Nedir? (TCK 188)
Uyuşturucu madde ticareti suçu, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imali, ithali, ihracı, ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi (temin etme), sevk edilmesi, nakledilmesi, depolanması veya ticaret amacıyla satın alınması, kabul edilmesi ile işlenen seçimlik hareketli bir suçtur (TCK md.188).
Uyuşturucu madde ticaretinin konusu eroin, kokain, morfin, bazmorfin veya bonzai gibi uyuşturucu maddeler ise, suçun daha ağır cezayı gerektiren TCK m.188/4’deki nitelikli hali işlenmiş olur. Diğer tüm uyuşturucu maddelerin ticareti (esrar, ecstasy vs.) TCK m.188/3’teki suçun temel şekliyle cezalandırılır.
Uyuşturucu madde ithal veya ihraç etme suçları için uygulamada “uyuşturucu kaçakçılığı suçu” deyimi kullanılmaktadır.
Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları Nelerdir?
Uyuşturucu Madde İmal Etme Suçu: Bir maddenin veya bir uyuşturucu maddenin işlemden geçirilerek başka bir uyuşturucu maddeye dönüştürülmesini ifade eder. İmalatın, işlemden geçirilen maddenin niteliğini değiştirmesi gerekir. Uygulanan işlem maddenin niteliğini değiştirmez veya mevcut niteliğinin uzun süre korunmasına dönük ise bu durumda uyuşturucu madde imalinden bahsetmek mümkün değildir. Ayrıca, uyuşturucu imalatı için kullanılan aletlerin ve yerin, uyuşturucu imaline elverişli olması gerekir. Özellikle olay mahallinde ele geçirilen aletlerin imalata elverişli olup olmadığı Adli Tıp Kurumundan sorulmalıdır.
Uyuşturucu Madde İthal Etme Suçu: Uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yurt dışından ülke içine sokulması durumunda 5237 sayılı T.C.K.nun 188. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin ithali suçu oluşacaktır. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin, gümrük kapısından ya da gümrük kapısı dışındaki kara, deniz ve hava sınırlarının herhangi bir yerinden ülkeye geçirilmesinin bir önemi olmayıp, yurt dışından Türkiye siyasi sınırları içerisine sokulmuş olması suçun oluşması için yeterlidir. Fail uyuşturucu maddeyi bir ülkeden başka bir ülkeye ihraç etmek üzere Türkiye’yi transit geçiş için kullanıyorsa, transit geçiş niteliğindeki eylemi ithal veya ihraç değil, uyuşturucu madde nakletme suçuna vücut verir. Yerleşmiş yargısal kararlara göre, uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin yurt dışından Türkiye’ye sokulmasından sonra ülke içinde de 188. maddenin 3. fıkrasında belirtilen seçimlik hareketlerin belirlenebildiği olaylarda, maddeyi yurt dışından getiren ya da getirilmesinde rol oynayan sanıkların uyuşturucu ya da uyarıcı madde ithali suçundan, doğrudan ya da dolaylı olarak ithal eylemiyle ilgileri ve ithal suçuna iştirak ettikleri tespit edilemeyen sanıkların ise maddenin ülkeye getirilmesinden sonra ortaya çıkan eylemleri sebebiyle 188. maddenin 3. fıkrasında belirtilen uyuşturucu ya da uyarıcı madde ticareti suçundan sorumluluklarının bulunduğu kabul edilecek, olaysal olarak yapılan değerlendirme sonucunda sanıkların hukuki durumu belirlenecektir (Yargıtay CGK-2013/621 karar).
Uyuşturucu Madde İhraç Etme Suçu: Uyuşturucu ihraç etme, yurt içinde bulunan uyuşturucunun başka bir ülkeye (yurt dışına) çıkarılmasıdır (TCK md.188/1). Uyuşturucu madde ihraç etme, ancak uyuşturucu maddenin gümrük kapısından geçmesiyle meydana gelen bir fiildir. Uyuşturucu madde gümrük kapısından geçmeden, yapılan kontroller neticesinde gümrük alanı içerisinde yakalanırsa “uyuşturucu madde ihraç etme suçuna teşebbüs” söz konusu olur. İhraç edilmek istenen uyuşturucu maddenin sınıra doğru taşırken henüz “gümrük alanına” ulaşmadan önce yakalanması halinde, uyuşturucu madde ihraç etme suçu değil, uyuşturucu madde nakletme veya bulundurma suçu (TCK md.188/3) işlenmiş olur. Çünkü, fail gümrük alanına girmeden önceki her aşamada uyuşturucu maddeyi ihraç etmekten özgür iradesiyle her zaman vazgeçebilir. Bu durumda, fail hakkında uyuşturucu madde ihraç etmeye teşebbüs suçu nedeniyle TCK md. 192’de düzenlenen etkin pişmanlık gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanarak ceza verilmesine yer olmadığına karar verilir. Ancak, ihraç fiili ile ilgili hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilen fail, uyuşturucu madde bulundurma veya nakletme suçundan cezalandırılır.
Uyuşturucu Madde Sevk veya Nakletme Suçu: Uyuşturucu maddenin başkasına verilmesi veya devredilerek faydalanılmasının sağlanması amacıyla bir yerden başka bir yere götürülmesi “uyuşturucu madde sevk veya nakletme suçu” olarak nitelendirilmektedir (TCK md.188/3). Uyuşturucu maddeyi başkası için değil de, kendi ihtiyacı için nakleden kimse, kullanım miktarı sınırları içinde kalmak kaydıyla kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemiş olur.
Uyuşturucu Madde Kabul Etme ve Bulundurma Suçu: Kabul etmek; bir kimsenin başkasına ait uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin zilyetliğini herhangi bir karşılık vermeden kişisel kullanım dışında bir amaçla alması olup, suçun tamamlanması için maddenin failin fiili hakimiyetine geçmesi gerekmektedir. Bulundurmak ise; bir kimsenin kendisine ya da bir başkasına ait uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi kişisel kullanım amacı dışında ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak üzerinde tasarrufta bulunabilecek şekilde hakimiyeti altında tutması şeklinde tanımlanabilecektir. Uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi sattığı, satışa arzettiği, başkalarına verdiği, sevk ettiği, naklettiği, depoladığı, satın aldığı belirlenemeyen, ancak kişisel kullanım sınırlarının üstünde bir miktardaki maddeyle yakalanan sanıklar, 188/3. maddesinde belirtilen kabul etme ve bulundurma eylemlerini gerçekleştirmiş olacaklardır.
Uyuşturucu Madde Satma, Satışa Arzetme veya Satın Alma: Uyuşturucu madde satma suçu, uyuşturucu maddenin bir bedel karşılığında başkasına devredilmesini ifade eder. Uyuşturucu maddeyi satışa arzetme, henüz satış aşamasına gelmese de uyuşturucu maddenin satışı için bazı hazırlık hareketleri yapmayı ifade eder. Uyuşturucu madde satın alma suçu ise, uyuşturucu maddeyi alan kişinin bunu kişisel kullanım için değil de ticari amaç için satın almasıyla oluşur. Uyuşturucu madde satma, satışa arzetme veya satın alma fiillerinin cezası aynıdır (TCK md.188/3).
Uyuşturucu Madde Temin Etme (Başkasına Verme, Sağlama) Suçu: Uyuşturucu madde temini, yani başkasına verme, uyuşturucu sağlama fiili; bir kimsenin kendisinde bulunan veya herhangi bir surette elde ettiği uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi, satış amacı olmadan ve herhangi bir bedel almaksızın başkasına vermesidir. Uyuşturucu madde temin etme suçunda kilit nokta, failin, uyuşturucu maddeyi satış veya satışa arzetme amacı dışında başkalarına devretmesidir. Uyuşturucu maddeyi alan kişinin de bu maddeyi hangi amaçla aldığının bir önemi yoktur. Alan kişi uyuşturucu maddeyi kullanmak, satmak, arkadaşına vermek veya başka bir amaçla almış olabilir. Tüm bu hallerde, uyuşturucu madde ticareti suçunun “başkalarına verme” unsuru gerçekleşmiş olur. Sonuç olarak, özellikle belirtelim ki uyuşturucu kullanan bir kimseye uyuşturucu ve uyarıcı madde temin etme fiili, kanunda uyuşturucu maddeyi “başkasına verme” şeklinde tanımlanan suçu oluşturur (TCk md. 188/3).
Uyuşturucu Madde Kullanma ile Ticareti Arasındaki Fark
Uyuşturucu madde ticareti suçu ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu birbirine karıştırılmamalıdır. Suçun, uyuşturucu madde ticareti suçu olup olmadığı şu kriterlere göre tespit edilir:
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ile uyuşturucu madde ticareti açısından en önemli ölçüt, yakalanan uyuşturucu maddenin miktarıdır. Sanığın kişisel ihtiyaç sınırını aşacak miktarda uyuşturucu madde bulundurması, uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım amacı dışında (Örn, satış, nakil vs) bulundurduğunun göstergesidir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, örneğin, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Buna göre yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran sanığın, uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu kabul edilmektedir.
Sanığın elindeki uyuşturucu maddeyi başkasına satma ya da devir veya tedarik etme hususunda herhangi bir davranış içerisine girip girmediği araştırılır. Örneğin, sanıktan uyuşturucu madde satın aldığını söyleyen tanık veya başkaca sanık beyanı varsa, fiil uyuşturucu madde ticareti suçu olarak vasıflandırılır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin sanık tarafından bulundurulduğu yer dikkate alınarak uyuşturucu maddenin kullanmak için mi yoksa ticaret için mi bulundurulduğu tespit edilmelidir. Kişisel ihtiyacı için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla ulaşabileceği bir yerde bulundurur (Örneğin, ev, işyeri vb.). Uyuşturucu maddenin kolayca ulaşılamayacak bir yerde zulalanmış olması (örneğin bir depoda) uyuşturucu madde ticareti (alım-satım) yapıldığının göstergesidir.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bulunduruluş şekli de suç vasfının tespiti açısından önemli ölçütlerden biridir. Uyuşturucu maddenin çok sayıda ve özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde bulunması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartı sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yer veya yakınında hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin yakalanması, uyuşturucunun kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirti olacaktır.
Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunun Cezası Nedir?
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu, TCK md.188’de seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Buna göre, uyuşturucu madde ticareti (alma, satma, temin etme, nakletme vs.) suçunun cezası aşağıdaki gibidir:
Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, 20 yıldan 30 yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir (TCK md.188/1-2).
Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren (temin eden), sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz (TCK md.188/3).
Yukarıdaki belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfın olması, halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır (TCk md.188/4).
Uyuşturucu madde satma, satışa arzetme, başkalarına verme (temin etme), sevk eetme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme, bulundurma fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi, halinde suçun cezası 15 yıldan az olmamak üzere hapis ve 30 bin güne kadar adli para cezasıdır (TCK md. 188/4)
Yukarıdaki tüm uyuşturucu suçlarının, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır (TCK md.188/5).
Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir (TCK md.188/6).
Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK md.188/7).
Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır (TCK md.188/8).
Uyuşturucu Madde Ticareti ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK 192)
Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine olumlu davranışlarıyla katkı sunması halinde atıfet hükümlerinin uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imali ve ticareti suçunda birbirinden zamansal olarak ayrılan iki tür etkin pişmanlık hali vardır:
-
- Suçun işlendiği resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce etkin pişmanlık halinde (TCK md.192/1-2);
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
-
- Suçun işlendiği resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlık halinde (TCK md.192/3);
Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
Maddede belirtilen “Suç ortakları” kavramı geniş yorumlanmalıdır. Sadece TCK’nın 37, 38 ve 39. maddeleri anlamında suça iştirak edenler değil, failin uyuşturucu madde satın aldığı, kabul ettiği, sattığı veya verdiği diğer kişiler gibi suçla bağlantılı olan diğer kişiler de bu kavram içinde değerlendirilmelidir. Failin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilmesi için hem diğer suç ortaklarını hem de uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yeri bildirmesine gerek yoktur. Bunlardan birinin yapılması yeterlidir. Maddede yer alan “ve” bağlacının “veya” olarak anlaşılması gerekir. Öğreti ve Yargıtay’ın yerleşik kabulü de bu şekildedir (CGK-K.2020/73).
“Yakalanması” sözcüğü de, “suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi” olarak kabul edilmelidir. Failin indirimden yararlanabilmesi için; suç ortağının veya uyuşturucu maddeyi satın aldığı ya da sattığı kişinin veya başka bir uyuşturucu madde suçunu işleyen şahsın yakalanmasına, kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunmasının yanı sıra ortaya çıkartılan suçun failin işlediği suça eşdeğer veya daha ağır bir suç olması gerekmektedir (CGK-K.2020/72).
5237 sayılı TCK’nın 192/3. maddesine göre, suçun işlendiği resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlık halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
Fail 5237 sayılı TCK’nın 188 (uyuşturucu madde ticareti, imali, ihracı, ithali, satışı veya başkasına verme -temin etme- vb.) veya TCK 191. maddesinde düzenlenen (kullanma, kabul etme, bulundurma vb.) suçlardan birini işlemiş olmalıdır.
Ceza yargılamasına yapılan katkı, yani hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
Suç veya suç ortaklarının ortaya çıkmasını temin eden hizmet ve yardım soruşturmaya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
Ceza yargılamasına katkı sunan hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, etkin pişmanlık konusunda sanığın samimi olup olmadığının ve verdiği bilgilerin yararlı olup olmadığının dikkatli değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır (CGK – 2012/226 karar, 2014/270 karar, 2015/28 karar). Buna göre;
Yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hallerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması halinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Buna karşılık, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen failin açık kimliği ve adresi bilinmeyen, varlığı dahi belli olmayan bir kişinin uyuşturucu ile ilgisi olduğunu beyan etmesi halinde böyle bir kişi hakkında araştırma yapmaya, araştırma yapılıyor ise sonucunu beklemeye gerek bulunmayıp, etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Failin bildirdiği kişiler ve onlar hakkında verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi verilen bilgi suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkili olmaması halinde de etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Uyuşturucu Madde Ticaretinde Zincirleme Suç
TCK 188/3. maddesi uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satma, satışa arz etme, başkalarına verme, sevk etme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme ve bulundurma eylemlerini suç olarak düzenlenmiştir. “Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma” suçu, madde metninden de açıkça anlaşıldığı gibi seçimlik hareketli suçlardandır. Suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir. “Sevk etme”, “nakletme”, “satın alma”, “kabul etme” ve “bulundurma” eylemleri bakımından failin kastı önem taşımaktadır. Söz konusu seçimlik hareketler yönünden uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma suçunun oluşumu için “kullanma dışında bir amaçla” hareket edilmesi gereklidir. Seçimlik hareketli suçlarda, hareketlerden birkaçının birden yapılması birden çok suç işlenmesi anlamına gelmez. Bu gibi hâllerde de ortada tek bir suç vardır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, suçun konusunu oluşturan maddenin aynı olmasıdır. Hareketlerin seçimlik olma özelliği aynı uyuşturucu veya uyarıcı madde için geçerlidir. Failin, değişik zamanlarda aynı veya farklı kişilere maddede öngörülen seçimlik hareketlerden herhangi birisini gerçekleştirmesi hâllerinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır. Failin işlemeyi kast ettiği uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun konusunu oluşturan maddenin, öngörülen seçimlik hareketlerden herhangi birisinin gerçekleştirilmesi sonrasında tüketilmesinin ardından, yeniden uyuşturucu madde temin etmesi hâlinde zincirleme suçun değil, gerçek içtima kuralı gereğince ayrı ayrı suçların oluştuğunun kabulü gerekmektedir (CGK-K.2021/43).
Uyuşturucu Madde Satma Suçu Yargıtay Kararları
Uyuşturucu Madde Ticareti Suçu Yargıtay Kararları
Uyuşturucu Madde Yaklanmadığında Uyuşturucu Ticareti Suçunun İspatı
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Her ne kadar sanık, arkadaşı olan tanık Hüseyin’e para talep etmeden iki fişek esrar verdiğini beyan etmiş ise de; sanıktan ya da sanığın uyuşturucu madde sattığı iddia edilen Hüseyin’den uyuşturucu madde ele geçirilmemiş, uyuşturucu kullandığının teknik yöntemlerle belirlenmemiş olması nedeniyle sanığın sattığı iddia edilen maddenin miktarı veya TCK’nın 188. maddesi kapsamında uyuşturucu madde özelliği taşıyıp taşımadığının teknik olarak belirlenememiş olması karşısında; soyut ikrar dışında, atılı suçu işlediğini somut bir olgu olarak ortaya koyan, her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi-K.2017/4395).
Tanıklar …, … ve …‘a suç tarihinde sanık tarafından kullanmaları için temin edildiği iddia ve kabul olunan maddelerin ele geçmemesi ve suç tarihinde tanıkların uyuşturucu kullandığının teknik yöntemlerle de belirlenememesi karşısında, maddenin ele geçmemesi nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilemeyeceği, sanığın tanıklara uyuşturucu madde verdiğine ilişkin tanıkların soyut beyanı dışında kuşku sınırlarını aşan mahkûmiyetine yeterli ve kesin delil bulunmadığı anlaşıldığından; sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi-K. 2021/8284 ).
Uyuşturucu Ticareti Etkin Pişmanlığın Uygulanma Şartları
TCK’nın 192. maddesinin 1. fıkrasında yer alan etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır.
2- Haber verme bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Haber vermenin resmi makamlara yapılması gereklidir. 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
4- Fail tarafından yapılan bildirimin veya verilen bilginin, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından önce olması gereklidir.
5- Fail, diğer suç ortaklarını ya da uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri bildirmelidir.
6- Failin verdiği bilgilerin, suç ortaklarının yakalanmasını ya da uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması gerekir.
Maddede belirtilen “Suç ortakları” kavramı geniş yorumlanmalıdır. Sadece TCK’nın 37, 38 ve 39. maddeleri anlamında suça iştirak edenler değil, failin uyuşturucu madde satın aldığı, kabul ettiği, sattığı veya verdiği diğer kişiler gibi suçla bağlantılı olan diğer kişiler de bu kavram içinde değerlendirilmelidir.
Failin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanabilmesi için hem diğer suç ortaklarını hem de uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yeri bildirmesine gerek yoktur. Bunlardan birinin yapılması yeterlidir. Maddede yer alan “ve” bağlacının “veya” olarak anlaşılması gerekir. Öğreti ve Yargıtay’ın yerleşik kabulü de bu şekildedir.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imalinin, ticaretinin ve kullanımının, genel sağlığı bozmanın ötesinde kullanıcısının sağlığını, kişiliğini, toplumsal ilişkilerini tahrip etmesi, genel ahlakı etkilemesi, şiddet içeren birçok suçun kaynağı ve öncüsü, yarattığı ulusal ve uluslararası pazar ağları nedeniyle zorunlu ve öncelikle mücadele edilmesi gerektiren tehlike suçlarından olması ile bu suçların önlenmesi ve ortaya çıkartılmasındaki zorlukları da gözeten kanun koyucu, söz konusu suçlarla daha iyi mücadele edilebilmesi ve daha fazla başarı sağlanabilmesi amacıyla, suç ortaklarını ele veren veya suçun delillerinin ele geçirilmesini sağlayan faili ödüllendirmiştir. Bu kapsamda, gerek “cezasızlık” nedeni gerekse “cezadan indirim” sebebi olarak TCK’nın 192. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri, daha fazla bir zararı önleyebilmek için daha az bir zarara katlanılması şeklinde ortaya çıkan, bu suçlarla mücadele edilmesi sırasında karşılaşılan zorlukları aşmaya yönelik bir tercihtir.
Uyuşturucu madde suçlarıyla mücadele kapsamında bu şekilde bir tercihte bulunan kanun koyucu, TCK’nın 192. maddesinin 1. fıkrasında; uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişinin, diğer suç ortaklarını veya suç konusu maddenin saklandığı ya da imal edildiği yerleri merciine haber vermesini, diğer bir anlatımla bu suçların failini, aynı suça katılan veya söz konusu suçu bağımsız olarak işleyen diğer bir faili ya da kendi suçunu ortaya çıkarmasını, aynı maddenin 2. fıkrasında; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişinin, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vermesi veya kendi suçuna konu uyuşturucu maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırmasını, diğer bir ifadeyle uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun failini ortaya çıkarmasını ya da kendi suçuna konu uyuşturucu maddenin ele geçirilmesini sağlamasını bir cezasızlık nedeni, aynı maddesinin 1 ve 2. fıkralarından yalnızca zaman itibarıyla ayrılan 3. fıkrasında ise; kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ya da uyuşturucu madde imal veya ticareti suçlarını işleyen kişilerin, kendi suçlarının ya da diğer suç ortakları veya söz konusu suçları bağımsız olarak işleyen diğer bir failin suçunun ortaya çıkarılmasına hizmet ve yardım edilmesini cezadan indirim nedeni olarak düzenleme yoluna gitmiştir (Yargıtay CGK-Karar : 2020/73).
Uyuşturucu Madde Satma Etkin Pişmanlık (TCK 192/3)
Olay tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre, 28/10/2013 tarihinde metruk binaların kontrolü sırasında ikinci katta haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan tedavi denetimli serbestlik kararı verilen … ve …‘un bulunduğu, yakalamaları yapıldıktan sonra binanın üçüncü katının kontrolü için gidildiği esnada merdivenlerden inen sanığın yakalandığı ve üzerinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilmediği, binanın kontrolünde ise üçüncü katta bulunan oda içerisinde suça konu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği, sanığın aleyhine bilgi, ihbar ya da herhangi bir delil bulunmadığı ve uyuşturucu maddelerin yakalanan üç kişiden hangisine ait olduğunun belirlenemediği aşamada, sanığın ele geçen uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğunu ve … tarafından paketlendiğini söyleyerek beyanı ile suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşılmakla, sanık hakkında TCK’nın 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi -Karar: 2021/362).
Eroin Maddesi Kullanım Sınırı
Kıbrıs’a uyuşturucu madde getireceğine ilişkin alınan istihbari bilgi üzerine takip edilen sanığın otelden çıktıktan sonra kolluk görevlilerince yakalandığı ve kaldığı otelde yapılan aramada yıllık 20 gram olan kullanım sınırının çok üzerinde net 296.1 gram eroinin ele geçirildiği anlaşıldığından; olay tutanağı içeriği, sanığın aşamalardaki savunmaları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler dikkate alındığında, eylemi uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – 2017/2719).
Önleme Araması Neticesinde Uyuşturucu Madde Elde Edilmesi
Uyuşturucu madde satan sokak satıcılarının deşifre edilmesine yönelik çalışmalar sırasında, Doğan isimli şahsın Mahmudiye Mahallesi ve Mehmet Fatih Deveci İlköğretim Okulu civarında eroin sattığı bilgisinin elde edildiği, ancak bu bilgiyi destekleyen emarelerin bulunmaması nedeniyle doğruluğunun araştırılması için, aynı gün saat 17.30 sıralarında görevlilerce söz konusu yere gidilerek tertibat alındığı, bu nedenle suç şüphesinin henüz Cumhuriyet savcısına bildirilmediği ve soruşturma evresinin başlamadığı aşamada çevrede gözlem yapıldığı sırada; sık sık telefonla görüşmeler yapan sanığın durumundan şüphelenilerek izlemeye alındığı, bir süre sonra sanığın yanına tanıklar Veysel ile Mehmet Akif’in geldiği, Veysel’in, Mehmet Akif’ten aldığı parayı sanığa, sanığın da çorabından çıkardığı şeyi Veysel’e verdiği, sanığın tanıkların yanından ayrıldığının görülmesi üzerine görevlilerce tanıkların yanına gidildiği, ardından Mersin 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/1195 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden yapılan kontrollerde tanık Veysel’in pantolonun sağ cebinde 1 paket uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, bu esnada başka bir ekip tarafından izlenen sanığın yakalandığı ve emniyet müdürlüğünde yapılan üst yoklamasında sağ ayağındaki çorap içerisinde 6 paket uyuşturucu maddenin ele geçirildiği olayda, 2559 sayılı PVSK’nun Ek 4. maddesi uyarınca, bir suçla karşılaştığında hizmet branşına bağlı olmaksızın suça el koymak ve delilleri tespit edip, muhafaza altına almak ile görevli ve yetkili olan görevlilerinin, istihbari bilgide uyuşturucu madde satıldığı belirtilen okul ve çevresinde araştırma yaptıkları sırada, mesleki tecrübelerine ve içinde bulundukları durumdan edindikleri izlenime göre, sürekli telefonla görüşme yapan sanığı suç işleyeceği ya da işlemekte olduğu şüphesine ve bu makul sebebe dayanarak takibe aldıkları, bir süre sonra izlenmekte olan sanığın yanına tanıklar Veysel ile …‘in geldiği ve sanığın tanık Veysel’e para karşılığında suç konusu uyuşturucu maddeleri verdiğinin görüldüğü, somut emarelere dayanmayan istihbari bilgi hakkında olay yerinde araştırma yapan ve bu kapsamda şüpheli davranışları nedeniyle sanığı ve tanıkları izlemekte olan görevlilerin, sanığın tanık Veysel’e uyuşturucu madde satmasıyla işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hali ile karşılaştıkları ve buna bağlı olarak da suç işlerken rastlanan tanık Veysel’i ve sanığı, CMK’nun 90. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile aynı maddenin 4. fıkrası ve PVSK’nun 13. maddesinin I. fıkrasının (A) bendi ile Ek 6. maddesi gereğince yakaladıkları, ardından bu maddelerin verdiği yetkiye dayanarak, kaçmalarını veya kendilerine ya da başkalarına zarar vermelerini engellemek ve yine işlenmiş olan suçun delilinin tespit edilmesi ve karartılmasını önlemek amacıyla derhal gerekli tedbirleri alarak, bu kapsamda tanık Veysel ve sanığın üst yoklamasını yapıp suç konusu uyuşturucu maddeleri muhafaza altına aldıktan sonra uyguladıkları tedbirler ile somut olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi vererek, aldıkları emirler doğrultusunda soruşturma işlemlerine başladıkları, yine PVSK’nun Ek 6. maddesini açıklayıcı nitelikte olan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. maddesinin (f) bendindeki düzenlemeye göre de; suçüstü halinde ayrıca bir arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı, kaldı ki, elde edilen soyut istihbari bilginin niteliği ve bu bilgiye dayalı olarak kolluk tarafından yapılan araştırmanın geldiği aşama itibarıyla, suç delillerinin kendisinde elde edilebileceği hususunda somut olgulara dayalı makul şüphe taşımayan, dolayısıyla da hakkında adli arama kararı alınmasını gerektirecek mahiyette makul suç şüphesi altında olmayan sanığın üst yoklamasının karar alınmasını gerektirmeyen “suçüstü” hükümlerinin ötesinde, olay yeri ve zaman dilimini kapsayan, veriliş amacı da suç işlenmesinin önlenmesi ve somut olayda olduğu gibi, uyuşturucu madde de dahil olmak üzere bulundurulması ve taşınması yasak olan eşyaların ele geçirilmesi olan önleme arama kararına dayandırıldığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan uyuşturucu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar : 2017/138).
Uyuşturucu Ticareti Suçunda Etkin Pişmanlık Şartları
Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretide yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCK’nın 188 ve 191. maddelerinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır.
2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Suç ortakları kavramı uyuşturucu madde suçuna katılan ya da başka bir uyuşturucu madde ile ilgili suç işleyen kimse olarak anlaşılmalı; “yakalanması” sözcüğü de, “suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi” olarak kabul edilmelidir. Fail suç ortağının, uyuşturucu maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir. Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için bir neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hâllerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması hâlinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu – Karar No: 2018/657).
Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunda Etkin Pişmanlık Uygulaması
Adli arama kararı olmadan detaylı arama yapılacağı sırada, sanığın aracının aranmasına rızası olduğunu söylemesi üzerine araçta yapılan aramada, dikiz aynasının üst tarafında aydınlatma lambası içerisinde 19 adet paketçik halinde 732 gram eroin, 016 gram 045 gram morfin içeren uyuşturucu maddenin ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerekir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2016/739).
Olay, yakalama ve elkoyma tutanağı içeriği ile dosya kapsamına göre; sanık O.’ın suça konu uyuşturucu maddeyi İstanbul’dan diğer sanık M.’e getirdiğini beyan ederek diğer sanığın suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu, sanık M.’in de diğer sanık O.’ın beyanı haricinde aleyhinde delil bulunmadığı aşamada suça konu uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu beyan ederek ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu, anlaşıldığından sanıklar hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır (Yargıtay 10 Ceza Dairesi – Karar: 2016/1573).
Hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma açılan tanık N’ın soyut beyanı dışında delil bulunmadığı aşamada, beyanları ile diğer sanık T’ın adını ve suçla ilgisini açıklayarak, bu kişinin suçunun ortaya çıkmasına ve yakalanmasına hizmet ve yardım eden sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar: 2016/1309).
Sanıkların … ilinden … iline yüklü miktarda uyuşturucu hap getirdikleri ve hapları öğretmenevi 311 numaralı odada bulundurdukları bilgisinin elde edilmesi üzerine, öğretmenevi civarında gerekli tertibat alınarak sanıkların yakalanması sonrasında sanıkların kaldığı bilinilen odada arama yapılarak uyuşturucu maddenin bulunabileceği, sanık …‘ın yakalanmaları sonrasında odada uyuşturucu hap olduğunu söylemesinin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmasını sağlamayacağı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2016/3457).
Kullanma sınırları içerisinde bulunan 0,013 gramdan ibaret suça konu eroini satmak amacıyla bulundurduklarını belirterek ikrarlarıyla uyuşturucu madde satma suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunan sanıklar hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı olup bozma nedenidir (Yargıtay 10.Ceza Dairesi – Karar: 2016/903).
Arama Kararı Olmadan Uyuşturucu Maddenin Şüpheli Tarafından Teslim Edilmesi
Sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından, sanığı durduran görevlilerin, suçun konusu ve delilini oluşturan uyuşturucu maddeleri elde etme şekillerine ilişkin ihtimallere göre bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Birinci ihtimal; sanığı durduran görevlilerin ellerinde bir adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunması halidir. Bu durumda, kolluk görevlilerinin ellerinde bulunan karar ya da emri sanığa ibraz edip yapacakları arama sonucunda suç konusu delile ulaşabilecekleri anlaşıldığından, üzerindeki uyuşturucu maddeyi çıkarıp teslim eden sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacaktır.
İkinci ihtimal; ellerinde bir adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmayan kolluk görevlilerinin sanığı durdurduktan sonra Cumhuriyet savcısına bilgi verip talimatları doğrultusunda işlem yapmaları halidir. Bu durumda da adli arama kararı ya da yazılı arama emri verilip verilmemesine göre iki olasılık söz konusu olacaktır. -Adli arama kararı ya da yazılı arama emri alınması durumunda; sanığı durduran kolluk görevlilerinin bu karar ya da emri sanığa ibraz edip yapacakları arama sonucunda suç konusu delile ulaşabilecekleri anlaşıldığından, üzerindeki uyuşturucu maddeyi çıkarıp teslim eden sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacaktır. -Adli arama kararı ya da yazılı arama emri alınamaması durumunda ise; üzerine arama yapılamayacak olan sanığın, uyuşturucu maddeleri teslim etmek suretiyle suçun konusu ve delilini hukuka uygun hale getirerek kendi suçunu ortaya çıkarması nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri uygulanacaktır.
Üçüncü ihtimal ise; ellerinde bir adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmayan görevlilerin sanığı durdurmaları sonrasında yaptıkları arama sonrasında suçun konusu ve delili olan uyuşturucu maddeleri ele geçirmeleri halidir. Bu durumda suçun maddi konusunu oluşturan uyuşturucu maddeler hukuka aykırı elde edilmiş olacağından, Anayasanın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamayacaktır.
Bu ihtimaller dahilinde somut olay incelendiğinde; kolluk görevlilerinin elinde bir arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmadığı hususu, takip altında bulundurdukları sanığı durdurduklarında herhangi bir karar ya da emir ibraz etmemelerinden ve sanığa “Üzerinde herhangi bir suç unsuru olup olmadığını” sormalarından anlaşılmaktadır. Zira, kolluk görevlilerinin ellerinde adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunması halinde sanığa bu şekilde bir soru yöneltmeleri de beklenmeyecektir. Tutanak içeriği ve tutanak düzenleyicisi tanıkların anlatımlarından da suçun konusunu ve delilini oluşturan uyuşturucu maddelerin elde edilmesinden önce Cumhuriyet savcısından adli arama kararı ya da yazılı arama emri talep edildiğine ilişkin bir bilgi ve anlatımın bulunmadığı, kolluk görevlilerinin suç konusu uyuşturucu maddeler ele geçirildikten sonra Cumhuriyet savcısına olayı bildirdikleri açıktır.
Kolluk görevlilerinin, sanık …‘i durdurmalarından sonra Cumhuriyet savcısına haber verecekleri ve alacakları adli arama kararı ya da yazılı arama emri üzerine arama işlemini gerçekleştirecekleri ihtimali ise bir varsayımdan ibaret olup, henüz bir karar veya yazılı arama emri verilip verilmeyeceğinin belirsiz olduğu bu durum, sanık aleyhine değerlendirilemeyecektir.
Kolluk görevlilerince durdurulduğu sırada hakkında düzenlenmiş bir adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmayan ve bu nedenle üzerinde arama yapılıp delil elde edilemeyecek olan sanığın, üzerindeki uyuşturucu maddeleri görevlilere teslim etmek suretiyle suçun konusu ve delilini hukuka uygun hale getirerek kendi suçunu ortaya çıkardığının, bu aşamaya kadar da kolluk görevlilerince gerçekleştirilen işlemlerin Cumhuriyet savcısına bildirildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar : 2018/664 Tarih : 20.12.2018).
Uyuşturucu Madde Satışı Suçuna Yardım Etme
Somut olay ve olgularla örüşen telefon konuşmalarına, diğer sanıklardan A.’nin ifadelerine, kendisinin dolaylı ikrarına, dosyadaki diğer belge ve bilgilere göre; hakkındaki mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeyen A.’nin isteği üzerine, kendisine ait PTT ve banka hesaplarının kullanılmasına rıza gösterip, suç konusu kokainin satın alınması için diğer sanıklar O. ve M. tarafından gönderilen paraları çekerek A.’ye vermek suretiyle, sanığın TCK’nın 39. maddesi anlamında suçun işlenmesine yardım ettiğinin sabit olduğu, paraların kokain alımında kullanılacağını bilmediğine ilişkin savunmasının kabul edilebilir bulunmadığı gözetilmelidir (Yargıtay 10.Ceza Dairesi – Karar: 2012/18470).
Sanık A.den uyuşturucu madde aldıkları iddia olunan N. A. ve M. K.’un yeniden tanık olarak dinlenmeleri, sanık A.’den en son ne zaman uyuşturucu madde aldıklarının, A.’den uyuşturucu madde alıp kulandıktan sonra başkasından da alarak kullanıp kullanmadıklarının sorulması, sonucuna göre adı geçenlerin idrarlarında çıkan uyuşturucu maddenin sanık A.tarafından satılan uyuşturucu madde olup olmadığının belirlenmesi; A.tarafından satıldığı ileri sürülen uyuşturucu madde olduğunun sabit olmaması durumunda, sanık A.nin “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştirdiğine ya da suç konusu eroine ortak olduğuna dair somut delil bulunmadığı, ancak diğer sanık H.’in yanında bulunup, sanık İ.’in kapısını çalarak sanık H.’in aracına çağırmaktan ibaret sabit fiilinin “sanık H.in suçuna yardım etmekten ibaret olacağı” dikkate alınarak, sanık A. hakkında TCK’nın 39. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10 Ceza Dairesi – Karar: 2016/1573).
Somut olayda sanıklar K. ve H.’nın, TCK’nın 188. maddesinin3. fıkrasında seçimlik olarak sayılan hareketlerden herhangi birini gerçekleştirdiklerine; bu bağlamda suç konusu uyuşturucu maddenin temini, yüklenmesi, paketlenmesi, taşınması gibi bir fiile katıldıklarına ya da uyuşturucu maddeye ortak olduklarına ilişkin hiçbir delil bulunmamaktadır. Sabit olan fiilleri, diğer sanıklar Y. ve M.’in suç konusu uyuşturucu maddeyi nakletmesi sırasında, başka birer araçla önden giderek, ücret karşılığında yol kontrolü yapmaktan ibarettir. Böylece, uyuşturucu madde nakletme suçunun işlenmesine yardım eden sanıkların cezasından TCK’nın 39. maddesi uyarınca indirim yapılmamış olması yasaya aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2014/5369).
Uyuşturucu Madde İhraç Etmeye Teşebbüs Suçu
Suça konu uyuşturucu maddenin Atatürk Havalimanının “şut altı” kısmı olarak tabir edilen pasaport sonrası gümrük alanı içinde ele geçirildiği, sanıkların tek olan fiillerinin “teşebbüs aşamasında kalan uyuşturucu madde ihraç etme” ve “uyuşturucu madde nakletme” suçlarını oluşturduğu, TCK’nın 188. maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen uyuşturucu madde ihraç etme suçu için öngörülen hapis cezasının suç tarihi itibariyle on yıldan yirmi yıla kadar, aynı maddenin 3. fıkrasında düzenlenen uyuşturucu madde nakletme suçu için öngörülen hapis cezasının ise suç tarihi itibariyle beş yıldan on beş yıla kadar olduğu, buna göre uyuşturucu madde ihraç etme suçunun daha ağır olduğu gözetilmeden, anılan suçlarla ilgili somut uygulama yapılarak uyuşturucu madde ihraç etme suçundan teşebbüs nedeniyle yapılan indirim oranına göre ağır olan suç saptanıp suç vasfında yanılgıya düşülerek uyuşturucu madde ihraç etme suçuna teşebbüsü düzenleyen TCK’nın 188/1-4, 35. maddeleri yerine TCK’nın 188/3-4. maddesi uyarınca uyuşturucu madde nakli suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar: 2015/6200).
Suça konu uyuşturucu madde ile henüz gümrük sahasına girmeden Atatürk Havalimanı dış hatlar gidiş katı A terminali girişinde bulunan X-Ray cihazından geçerken güvenlik kontrolü sırasında yakalanmış olmasına göre; uyuşturucu madde ihraç etme suçunun icra hareketinin başlamadığı, sanıkların eyleminin tamamlanmış uyuşturucu madde nakletme suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2015/3701).
Sanığın suç konusu uyuşturucu madde ile gümrük memuruna beyan aşamasından önce Atatürk Havalimanı dış hatlar gidiş katında bulunan X-Ray cihazından geçerken güvenlik kontrolü sırasında yakalanmış olması nedeniyle; uyuşturucu madde ihraç etme suçunun icra hareketinin başlamadığı ve bu suça teşebbüsün söz konusu olmadığı, sanığın eyleminin tamamlanmış uyuşturucu madde nakletme suçunu oluşturduğu gözetilmeden; hükmün gerekçesinde eyleminin TCK’nın 188. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasında düzenlenen, “uyuşturucu madde ihraç etmeye teşebbüs” suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2013/3480).
Sanığın, Kazakistan’a gitmek üzere Atatürk Havalimanı’na geldiği, gümrük beyanından önce dış hatlar gidiş katında güvenlik kontrolünden geçtiği sırada durumundan şüphelenilmesi üzerine yakalandığı ve yapılan kontroller sonucunda çoraplarının içerisine saklanmış JWH-210 maddesinin ele geçirildiği anlaşılmakla; uyuşturucu madde ihraç etme suçunun icra hareketinin başlamadığı ve henüz gümrük sahasına girmemesi nedeniyle bu suça teşebbüsün söz konusu olmadığı, sanığın eyleminin tamamlanmış uyuşturucu madde nakletme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında uyuşturucu madde ihraç etmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar : 2019/309).
Uyuşturucu Madde İthal Etme ve Nakletme (Nakil) Suçu
Birecik’ten İstanbul’a gitmekte olan yolcu otobüsünün Nizip’de durdurularak, arama kararı uyarınca yapılan arama sonucu sanığın eşyaları arasında 25 gram esrar bulunduğu; bu maddenin başka bir ülkeden Türkiye’ye getirildiğine ilişkin hiçbir delil olmadığı halde, sanığın suç konusu esrarı Suriye’den getirdiğini söyleyerek ithal suçunu kendi beyanı ile ortaya çıkardığı ve etkin pişmanlığı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 192. maddesinin 1. fıkrası gereğince “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan ceza verilemeyeceği, sanık hakkında TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan “uyuşturucu madde bulundurup nakletme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması gerekir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2014/3707).
Olay tutanağı içeriği, suç konusu eroinin Ağrı il merkezinde durdurulan sanık yönetimindeki TIR’ın römorkunda ele geçirilmesi, römorktaki T.C. gümrük mühürünün bozulmamış olmasına karşın römorku çevreleyen halatın kesilmiş durumda olması, arama sırasında görevlilerin römorka bu kesik bölümü açarak girmiş olmaları ve sanığın savunması karşısında; eroinin römorka Türkiye’de konmuş olmasının da mümkün olduğu, sanığın bu TIR ile olaydan bir gün önce İran’dan Türkiye’ye giriş yapmış olmasının eroinin bu ülkeden Türkiye’ye getirildiğine kanıt oluşturmayacağı, suç konusu uyuşturucu maddenin ithal edildiğine ilişkin şüpheyi aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı; sanığın sabit olan fiilinin TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan “uyuşturucu madde nakletme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, bu suç yerine “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2014/1688).
Iğdır’dan İstanbul’a gitmekte olan yolcu otobüsünün Bolu ilinde durdurularak, yapılan arama sonucu sanığın eşyaları arasında net 1027.5 gram eroin bulunduğu; bu maddenin başka bir ülkeden Türkiye’ye getirildiğine ilişkin hiçbir delil bulunmadığı halde, sanığın suç konusu eroini Pakistan’dan getirdiğini söyleyerek ithal suçunu kendi beyanı ile ortaya çıkardığı ve etkin pişmanlığı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 192. maddesinin 1. fıkrası gereğince “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan ceza verilemeyeceği gibi suç konusu eroini Yunanistan’a götüreceğine (ihraç etme) ilişkin soyut beyanı dışında delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu nedeniyle mahkumiyet hükmü verilmelidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2014/1655).
Gine uyruklu olan sanığın, Mali’ye götürmek üzere Brezilya ülkesinden temin ettiği suç konusu kokaini hava yoluyla Brezilya’dan İstanbul’a getirdiği, sanığın uçaktan indikten sonra şüphe üzerine yakalandığı, sanığın savunmasında Sao Paulo’dan Casablanca’ya gitmek üzere yola çıktığını söylediği; İstanbul- Casablanca biletinin de mevcut olduğu anlaşıldığından; savunmasının aksine, suç konusu uyuşturucu maddeyi Türkiye’de bırakacağına veya başkasına vereceğine ilişkin delil bulunmadığı, transit geçiş niteliğindeki eyleminin ithal veya ihraç değil, uyuşturucu madde nakletme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, uyuşturucu madde ithali suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10 Ceza Dairesi – Karar: 2013/778)
İştirak Halinde Uyuşturucu Madde Ticareti (Alım-Satım) Suçu
Sanığın il genelinde, uyuşturucu madde ticareti yaptığına, uyuşturucu maddeleri torbacı ve içici tabir edilen şahıslara para karşılığı sattığına, elinde bulunan yüklü miktardaki esrarı olay yerinde sakladığına dair kolluk tarafından bilgi edinilmesi üzerine …‘in kullanımında olan dairede yapılan aramada, hakkındaki hüküm onanan … ile birlikte sanıklar … ve …‘ın suç konusu uyuşturucu madde ile birlikte yakalanmaları ve tutanak düzenleyicisinin olay yerine gidildiğinde dört kişinin ellerinde makasla esrar ayıkladıklarını gördüğüne dair duruşmada alınan beyanı ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesinin, 73 numaralı telefon görüşme tutanağında belirtilen ses kaydının (+2) oranında sanığa ait olmasının mümkün olduğu yönündeki 09.01.2015 tarihli raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde birlikte hareket ederek uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işledikleri anlaşıldığından, mahkumiyetleri yerine, yerinde olmayan gerekçelerle beraatlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 9.Ceza Dairesi – Karar: 2016/1323).
Kullanmak İçin Uyuşturucu Madde Bulundurma ve Uyuşturucu Satışı
Suç tarihinde sanığın annesi olan diğer sanık Hülya ile birlikte yaşadıkları evde 82 adet uyuşturucu nitelikli hap ele geçirildiği, sanığın ele geçen hapları kullanmak için bulundurduğuna dair savunmasının aksine başkasına temin ya da vereceğine dair her türlü şüpheden uzak yeterli delil bulunmadığı, dosya kapsamına göre; sanığın eyleminin TCK’nın 191. maddesinde düzenlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykıdır (Yargıtay 20.Ceza Dairesi – Karar: 2016/231).
Aracında yapılan arama sonucu ele geçen kenevir bitkisi dışında, sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığı yolunda başka bir kanıtın elde edilememesi, uygulamada kabul edilen günlük kullanım miktarı dikkate alındığında, ekspertiz raporunda belirtilen üçyüzkırk gramlık uyuşturucu madde miktarının yıllık kişisel kullanım sınırları içerisinde bulunması, sanığın söz konusu uyuşturucu maddeyi satmak için değil kullanmak amacıyla bulundurduğu yönündeki aksi kanıtlanamayan savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmaktadır (Yargıtay CGK – Karar: 2012/253)
Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma (Satma) ve Zincirleme Suç
Sanık tarafından kendisine uyuşturucu madde satıldığı iddia olunan A’nın üzerinde ve sanığın ikametinde yapılan aramalarda suça konu uyuşturucu maddelerin ele geçirilmesinden ibaret olaylarda, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında aynı suçu birden fazla işlediğinin kabul edilemeyeceği, sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturan başkaca bir eyleminin de bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uygulanması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 10.Ceza Dairesi – Karar: 2016/885).
Sanığın, 12.01.2013 tarihinde beresinin içerisinde ele geçirilen 11 paketçik halindeki 0,6 gram eroini satmak için bulundurduğu sabit ise de; 13.02.2013 tarihinde evinde ele geçirilen 0,36 gram esrarı, savunmasının aksine, satma veya başkasına verme (başkasına sağlama, temin etme) gibi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğuna ilişkin, kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında zincirleme suçla ilgili TCK’nın 43. maddesinin uygulanması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2016/947).
Uyuşturucu Maddeyi Satışa Arz Etme Suçu
Sanığın, ilk olaydan önce 2014 yılının Nisan ayında 50 fişek halinde uyuşturucu madde satın aldığına, bunun bir miktarını kimliğini gizleyen kolluk görevlilerine para karşılığında verdiğine, bir miktarını kullandığına, kalanın ise daha sonra evinde ele geçirildiğine ilişkin savunmasını aksine, evinde ele geçirelen 20 fişek halindeki uyuşturucu maddeyi sonradan temin ettiği konusunda, istihbarî bilgi dışında, şüpheyi aşan kesin delil bulunmadığı, sanığın eyleminin bütünüyle tek bir kere “uyuşturucu maddeyi satışa arz etme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden; görevlilere verdiği uyuşturucu maddelerin bir suç ve evinde ele geçirilen uyuşturucu maddelerin ayrı bir suç olarak kabul edilerek iki ayrı suçtan mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2015/33285).
Uyuşturucu Madde İhraç Etme – İthal Etme Suçlarında İçtima
Failin, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi ihraç etmesi durumunda, biri “Türkiye’de işlenen ihraç” diğeri ise “yabancı ülkede işlenen ithal” olmak üzere iki suç oluşur. Ancak TCK’nın 188. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrasında “uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir” hükmü öngörülmüş; böylece aynı fiilden dolayı iki kez cezalandırmayı önlemek için “non bis in idem” kuralı benimsenmiş ve bu iki suç arasında “görünüşte içtima” olduğu kabul edilmiştir. “Görünüşte içtima” durumunda fail, sadece daha ağır sonuç doğuran suçtan/suçlardan birisi için cezalandırma koşulu gerçekleşmediğinde ise diğer suçtan dolayı cezalandırılır. Somut olayda, 06.01.2000 tarihinde ülkemize giriş yaptığı, 10.01.2000 tarihinde ise ülkemizden çıkış yaptıktan sonra 25.03.2000 tarihinde, Makedonya Cumhuriyeti Gostivar kentinde, yanında taşıdığı çanta içerisinde 12.340 gram eroini bulundurduğu sırada yakalanan sanık, Makedonya yetkili makamlarında alınan ilk savunmalarında eroinin Türkiye’de bulunan eniştesi Aziz tarafından gönderildiğini söylemiştir. Üsküp İstinaf Mahkemesi’nce 19.09.2000 tarihli kararı ile “uyuşturucu maddeyi satışa sunma suçundan” 7 yıl hapis cezasına hükmolunmuştur. Belirtilen durumlara göre; suç konusu uyuşturucu maddeyi Türkiye’den ihraç ettiğine ilişkin hiçbir bilgi ve delil bulunmadığı halde, ihraç suçunu kendi beyanı ile ortaya çıkaran sanık hakkında, etkin pişmanlığı nedeniyle TCK’nın 192. maddesinin 1. fıkrası ile CMK’nın 223. maddesinin 4. fıkras 4. fıkrası uyarınca bu suçtan dolayı “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden “mahkumiyet” hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2014/1546)
Uyuşturucu Madde İmali – İmalatı Suçu
Suça konu uyuşturucu maddelerin imal edildiği ve ele geçirildiği çiftlik her ne kadar tapuda sanık Gülistan adına kayıtlı ise de, ev hanımı olup herhangi bir geliri olmayan sanığın çiftlik sahibi olması hayatın olağan akışına aykırı olup, nitekim sanık Gülistan ve çiftlikte çalışan sanıklar M. M., K. G., M. M. ve K. K.’nun aşamalardaki savunmalarında çiftliğin gerçek sahibinin sanık Gülistan’ın kayınpederi sanık Bekir olduğunu belirtmeleri, tüm aşamalarda uyuşturucu madde imalinden haberinin olmadığını savunan sanık Gülistan’ın çiftlikte bulunan evlerdeki bir kısım gizli bölmelerin yerini bilmesinin uyuşturucu madde imali suçuna katıldığı şeklinde yorumlanamayacağı, sanık Gülistan’ın İstanbul Yeşilköy’de ikamet ettiği, sadece tatillerde çocuklarıyla Tekirdağ ili Saray ilçesinde bulunan çiftliğe gelip kaldığı yönündeki savunmasının çiftlikte yaşayan sanıklar M. M. ve M. M. tarafından doğrulanmış olması ve uyuşturucu madde imali suçundan haklarında verilen mahkumiyet kararları onanmak suretiyle kesinleşen, çiftliğin gerçek sahibi sanık B. K. ile oğulları Y. K. ve R. K. başta olmak üzere tüm sanıkların aşamalarda sanık Gülistan’ın uyuşturucu madde imali suçuna katıldığı yönünde herhangi bir anlatımda bulunmamış olmaları birlikte nazara alındığında; sanığın uyuşturucu madde imali suçunu işlediği hususu şüphe boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir. Bu nedenle uuşturucu madde imalatı nedeniyle verilen yerel mahkeme hükmü hukuka aykırıdır (Yargıtay CGK – Karar: 2014/417)
Uyuşturucu Madde Temin Etme (Sağlama) Suçu
Sanığın, kendisiyle aynı birlikte er olarak askerlik görevini yapmakta olan Y.’ın talebi üzerine ve ona vermek amacıyla, hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen S.’tan 16.7.2010 tarihinde 053 gram ve 17.7.2010 tarihinde 457 gram olmak üzere iki kez esrar temin ettiği, böylece “uyuşturucu madde temin etme (sağlama)” suçunu TCK’nın 37. maddesi kapsamında “fail’ olarak işlediği gözetilmeden, “yardım eden” sıfatıyla cezasından TCK’nın 39. maddesi uyarınca indirim yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2014/5248).
Cezaevinde Uyuşturucu Madde Temin Etme (Sağlama) Suçu
Sanığın, cezaevindeki eşini ziyaret için geldiği sırada eşine getirdiği ayakkabının içindeki uyuşturucu maddeyi cezaevine sokmaya teşebbüs ettiğinin iddia olunmasına göre, eylemin sabit olması halinde TCK’nın 188/3. maddesinde düzenlenen “uyuşturucu madde temin etme (sağlama)” ve TCK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasında tanımlanan “infaz kurumuna yasak eşya sokma” suçlarını oluşturacağı, TCK’nın 297. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde öngörülen fikri içtima kuralları gereğince, bu iki suçtan daha ağır sonuç doğuran TCK’nın 188/3. maddesi gereğince cezalandırılıp aynı Kanun’un 297/1. maddesine göre cezanın artırılması gerektiği ve TCK’nın 188/3. maddesinde düzenlenen uyuşturucu madde temin etme suçu (başkasına verme) ile ilgili delillerin tartışılması ve nitelendirilmesinin Ağır Ceza Mahkemesinin görevinde olduğu gözetilmeden yargılamaya devamla TCK’nın 297/1. maddesi uyarınca Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2015/299).
Uyuşturucu Madde Kabul Etme ve Bulundurmaya Teşebbüs Suçu
Sanıkların uyarıcı maddeyi bulundurduğunu düşündükleri sanık M.’a ulaşmaya çalıştıkları, ancak maddeyi teslim alamadan görevliler tarafından yakalandıkları olayda; sanıklar A. ve M.’ın, hakkındaki hüküm inceleme dışında bulunan diğer sanık M.’un uyarıcı madde ithal etme suçuna iştirak ettiklerine, M.’la birlikte maddeyi getirdiklerine ya da maddenin yurt dışından Türkiye’ye getiriliş aşamasında bir rollerinin bulunduğuna veya maddenin yurt dışından getirilmesini sağlayan Türkiye’deki asıl alıcısı olduklarına ilişkin, her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil elde edilememiştir. Bu sebeple maddenin ithali aşamasında bir iştirakleri tespit edilemeyen sanıkların rolü ve gerçekleşen şekliyle sabit olan fiilleri, ithal edilmesinden ve Türkiye’ye getirilmesinden sonra suç konusu 1.795,5 gram kokaini kabul edip bulundurma olup, 5237 Sayılı T.C.K.nun 188. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrasında düzenlenen suçu oluşturmaktadır. Ancak kokaini teslim alamadan ve fiili hakimiyetlerine geçiremeden kolluk görevlileri tarafından yakalandıklarından, uyarıcı maddeyi kabul edip bulundurma suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı görülmektedir (Yargıtay CGK – 2013/621 karar).
Olay tutanağı içeriğine, dosyadaki bilgi ve belgelere göre; sanık A. A.’in, diğer sanığın ithal suçuna iştirak etmeksizin yurt dışından getirilen ve açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen “S.’e” ait olan uyuşturucu maddeyi, “S.” adına teslim almak için diğer sanık N. ile buluştuktan sonra henüz teslim almadan yakalandığı, eyleminin “uyuşturucu madde ticareti yapmaya teşebbüs” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, ithal suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2012/12799).
Uyuşturucu Madde Satma Suçu ve Hukuka Aykırı Arama ile Delil Elde Edilmesi
Kolluk kuvvetleri tarafından şüphelenilerek durdurulan sanığın kendi rızası ile net 3.7 gram esrarı teslim etmesi sonrasında adli arama kararı alınmadan yapılan üst aramalarında 9 adet naylon poşette net 56 gram, cüzdanda ise plaka halinde net 2 gram esrar maddesi bulunduğu, CMK’nın 116, 117, 119. maddelerine uygun şekilde “adli arama kararı” ve “yazılı adli arama emri” alınmadan rıza ile teslim edilen madde dışında, hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilen uyuşturucu maddelerin, “suçun maddi konusu” ve “suçun delili” olamayacağı, herhangi bir karar bulunmaksızın ortam dinlemesi yöntemiyle elde edilen telefon görüşmelerinin hükme esas alınamayacağı ve soruşturma aşamasında dinlenen kendisinde uyuşturucu madde ele geçmeyen…‘nın 5271 Sayılı CMK’nın 148/4. maddesi hükmüne göre müdafii hazır bulunmaksızın kollukça alınan ve daha sonradan döndüğü ifadesinin uyuşturucu madde temin etme suçunun subutuna yeterli olmadığı anlaşılmakla sanığın rızası ile teslim ettiği net 3.7 gram ağırlığındaki 1 paket esrarı, satma veya başkasına verme gibi kullanma dışında bir amaç için bulundurduğuna dair başkaca delil elde edilemediği anlaşılmakla, bu haliyle sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2016/1471).
Sanıklardan esrar satın alan ve hakkında uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturması ayrılan diğer sanık M.. Ö..’ün yere attığı esrar ile sanıkların yakalandığı yerde ağaca asılı olan poşet içerisinde 11 paket halinde ele geçirilen esrarlar nedeniyle sanıkların uyuşturucu madde satma suçlarının sabit olduğu; yakalama öncesinde ihbar üzerine yapılan takip ve izlemede sanıklardan uyuşturucu madde aldıkları değerlendirilen suç şüphesi altında bulunan, soruşturmaları ayrılan diğer sanıklar R.. Ö.. ve R. A..dan ele geçirilen uyuşturucu maddelerin ise CMK’nın 116,, 117, 119. maddelerine uygun şekilde “adli arama kararı veya yazılı adli arama emri” alınmadan aranmaları sonucu hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş olacağından, Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkras 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrası 230. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanarak cezalarının artırılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2015/4752).
Uyuşturucu Madde Satma Suçu ve Kolluk/Gizli Soruşturmacı İle İspat
İzmir İl’inde uyuşturucu madde satışı yapanların tespiti için “gizli soruşturmacı” görevlendirilmesine karar verilmiştir. Somut olayda; gizli soruşturmacılar sanık B. İ.’dan 16.05.2013 tarihinde 0,7 gr ve 21.05.2013 tarihinde net 0,84 gram olmak üzere 20’şer TL karşılığında iki kez esrar elde etmeye elverişli kenevir bitkisi parçaları satın alınmıştır. Gizli soruşturmacıların 16.05.2013 tarihinde 20 TL verip sanıktan bir kere 0,7 gram esrar almaları üzerine sanığın “satmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçu belirlenmiş ve bu suçun delili elde edilmiştir. Bunun üzerine sanık yakalandığında ve karar alınarak gerekli arama yapılmış olsaydı kalan esrar da elde edilecekti. Buna rağmen gizli soruşturmacıların sanığı yakalamayıp 21.05.2013 tarihinde tekrar esrar almaları hem gereksizdir hem de görevleri kapsamında değildir. Sanığın bu esrarı ilk satıştan sonra temin ettiğine dair bir delil de bulunmamaktadır. Öte yandan, gizli soruşturmacıların asıl amacı “uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak” değil, “suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibaret” olduğundan, gerçek anlamda bir “alım-satım” da söz konusu değildir. Sanığın hareketleri bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arzetme” suçunu oluştururu ve somut olayda zincirleme suç hükümleri uygulanamaz (Yargıtay 10. Ceza Dairesi -Karar: 2016/839).
Sanığın uyuşturucu madde sattığına dair edinilen bilgiler üzerine, sivil giyimli kolluk görevlisinin sanıktan 14.12.2012 tarihinde 20 TL karşılığında 5 gram esrar, 15.12.2012 tarihinde 20 TL karşılığında 7 gram esrar ve yine aynı kolluk görevlisinin 23.12.2012 tarihinde 20 TL karşılığında 2 gram esrar aldığı; kolluk görevlisinin gerçek iradesinin uyuşturucu madde satın alma değil, suç delilini elde etme olduğundan, somut olayda “uyuşturucu madde satma”nın gerçekleşmediği; böylece sanığın hareketlerinin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arzetme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, üç kez uyuşturucu madde sattığı kabul edilerek sanık hakkında zincirleme suçla ilgili TCK’nın 43. maddesinin uygulanması hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi -Karar: 2016/749).
Örgütlü Olmayan Uyuşturucu Satma Suçunda Adli Kolluk Görevlisi ve Gizli Soruşturmacı
5271 sayılı CMK’nun 139. maddesinin5271 sayılı CMK’nun 139. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları ile Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin, 4. maddesinin (ç) bendi içeriği birlikte değerlendirildiğinde gizli soruşturmacının sadece 5271 sayılı CMK’nun 139. maddesinin yedinci fıkrasında belirtilen suçların, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeleri şartıyla görevlendirilebileceği kabul edilmelidir. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlar için gizli soruşturmacı görevlendirilemez. Nitekim öğretideki hakim görüş de 139/7. maddesinde belirtilen suçların ancak bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde gizli soruşturmacı kullanılabileceği yönündedir. Ancak kolluk görevlilerinin, 160 ve devamı maddeleri uyarınca Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda ve genel yetkileri ile görevleri kapsamında, suç ve failini belirlemek ve suçla ilgili delilleri toplamak amacıyla, alıcı rolüne girerek, suça azmettirmeden veya teşvik etmeden şüpheliden uyuşturucu madde satın alması mümkündür. Bu durumlarda adli kolluk görevlisinin 5271 sayılı CMK’nun 139. maddesi uyarınca değil, 160 ve devamı maddeleri uyarınca görevlendirilmesi yeterlidir. Somut olayda; sanık B.. Y..’a isnat olunan uyuşturucu madde ticareti suçunun “örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmemiş olması” nedeniyle, mahkemece 5271 sayılı CMK’nun 139. maddesi uyarınca “gizli soruşturmacı” görevlendirilmesine karar verilmesi isabetli olmayıp, alıcı rolüne girerek sanıktan uyuşturucu madde satın alan görevlilerin gizli soruşturmacı değil gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlileri olarak kabul edilmeleri gerekir. Bu görevlilerin ancak “suça azmettirmeden veya teşvik etmeden” elde ettikleri deliller hukuka uygun olacaktır. Adli kolluk görevlilerince, 03.05.2013 tarihinde sanıktan esrar alınması üzerine, sanığın “satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma” suçu ve bu suça ilişkin deliller tamamen ortaya çıkmıştır. Adli kolluk görevlilerinin ikinci kez aldıkları esrarı, sanığın ilk satıştan sonra temin ettiğine ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Olayda adli kolluk görevlileri ile sanık arasında gerçek anlamda bir alım satım söz konusu olmadığından ve adli kolluk görevlilerince sanıktan yapılan ilk alımla sanığın “satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma” suçuna ilişkin olarak delillendirme işlemi yapıldığından, sanıktan yapılan sonraki alımın 43. maddesi kapsamında ayrı suç oluşturduğunun kabulü mümkün değildir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 28.04.2015 gün ve 848-136 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – 2015/261 karar).
Önleme Araması ile Sanığın Üstünde Uyuşturucu Bulunması
Somut olayda, sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığı yönünde ihbar üzerine sanıkla irtibata geçilerek uyuşturucu madde istenildiği ve buluşmanın sağlandığı, sanığın üzerinde uyuşturucu madde bulunmadığı ancak arama yapması halinde uyuşturucu maddenin getirileceğini söylediği, sanık tarafından yapılan arama sonrasında sanık tarafından uyuşturucu maddenin getirilerek sanığa teslim edilmesi sonrasında sanığın yakalanarak önleme araması kararı gereğince üzerinde yapılan aramada net 5 gr esrar bulunması karşısında; sanığı ve niteliği belli olan bir suçun işlendiği konusunda şüphe oluşmuştur. CMK’nın 116, 117, 119. maddelerine uygun şekilde “adlî arama kararı” alınmadan, sanığın üzerinde arama yapılması hukuka aykırıdır. Bu aramalar sonucu bulunan uyuşturucu madde ise hem “suçun maddî konusu” hem de “suçun delili” olup hukuka aykırı yöntemle elde edildiğinden hükme esas alınamaz. Açıklanan nedenlere göre; sanığın üzerinde arama yapılması konusunda, “adli arama emri/kararı” olup olmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2016/3453).
Sanığın Üstünde Yapılan Aramada Uyuşturucu (Eroin) Bulunması
Sanıkların yapılan üst aramalarında, sanığın montunun sol cebinde daralı 7 gram gelen 15 paket halinde eroin; diğer sanığın eşofmanın cebinde daralı 85 gram gelen 2 adet paket eroin ve daralı 80 gram gelen bir paket esrar maddesinin ele geçirildiği olayda; 5271 Sayılı CMK’nın 2/e,, 161 ve 2559 Sayılı PVSK’nın Ek 6. maddeleri uyarınca bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenen kolluğun derhal Cumhuriyet savcısına olayı haber verip emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine başlaması gerekmekte olup, usulüne uygun adli arama emri veya kararı almadan delil elde etmek amacıyla yapılan arama işleminde usulüne uygun verilmiş bir arama kararı bulunmadığının tespiti halinde arama açıkça hukuka aykırı olup, bu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınması da mümkün değildir. Bu nedenle; a- ) Öncelikle, kolluk tarafından oluşturulan Cumhuriyet savcısıyla yapılan görüşme ve alınan talimatlara, yakalanan şahısların üstlerinin ve eşyalarının 116-119. maddeleri gereğince aranmaları için Cumhuriyet savcısının imzasının bulunduğu bir tutanağın olup olmadığının tespiti ile varsa dosya içerisine konulması, b- ) Böyle bir tutanak yoksa, şüphelilerin üstlerinin aranmasına dair başka bir arama kararı ya da yazılı emir olup olmadığının araştırılıp varsa temini ile dosyaya eklenmesi, c- ) Üst aramalarına dair bir arama kararı ya da yazılı emir bulunmaması halinde, yapılan arama ve bunun sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olup Anayasanın 38/6, 206/2-a, 217/2, 230/1-b maddelerine aykırılık oluşturup hükme esas alınamayacağı kabul edilmelidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2016/3435).
İstihbari Çalışma ile Sanığın Üstünde Uyuşturucu Madde Bulunması
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.11.2014 günlü, 2014/8-166-514 Sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkras 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.
Suç tarihlerinde, CMK’nın 116,, 117, 119. maddelerine uygun şekilde “adli arama kararı” ve “yazılı adli arama emri” alınmadan kolluk kuvvetleri tarafından yapılan istihbari çalışmalar sırasında sanıkların Salihli garajdan esrar alarak İzmir’e satmak için getirdikleri bilgisine ulaşılması üzerine araçlar üzerinde uygulamaya başlanıldığı ve uygulama noktasına gelen sanıkların bulunduğu aracın aranmasında, suça konu uyuşturucu maddelerin ele geçtiği dosyadaki bilgilerden anlaşılmakla; hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilen uyuşturucu maddelerin, “suçun maddi konusu” ve “suçun delili” olarak hükme esas alınamayacağı, somut olayda suçun maddi konusunun bulunmaması sebebiyle suçun unsurları oluşmayacağı gözetilerek arama yapılmadan önce usulüne göre alınmış bir karar ya da yazılı arama emri temin edilip edilmediği araştırılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2016/1481).
Arama Kararı Olmadan Polise Uyuşturucu Teslim Etme ve Etkin Pişmanlık
Olay tarihinde Kıraathane önü ve bahçesinde uyuşturucu madde satışı yapıldığına dair istihbari bilgi üzerine, kolluk görevlilerinin bahse konu kıraathaneye geldikleri ve kıraathanenin bahçesinde bulunan şahıslara kimlik kontrolü yapıldığı sırada tedirgin ve huzursuz hareketleri sebebiyle şüphelenilen sanığın üst yoklamasında sol göğüs kısmında bir kabarıklık fark edildiği ve çıkarılması istenildiğinde sanığın göğsünden çıkararak poşet içerisinde 64 paket halinde net 923 gram kokaini kolluk görevlilerine teslim ettiğinin anlaşılması karşısında; istihbari bilgi ve sanığın şüpheli hareketleri üzerine durdurulması sebebiyle suçüstü halinin söz konusu olması ve CMK’nın 90/4, 2559 Sayılı PVSK’nın 27.03.2015 tarih ve 6638 Sayılı Kanunla değişik 4/A maddesiyle Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca makul suç şüphesi halinde karar alınmadan şahısların üzerinin el ile dıştan kontrol edilebileceğine dair düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; sanığın “hakkında arama kararı bulunmayan bir aşamada polisin sorması üzerine üzerindeki kokain maddesini çıkarıp görevlilere teslim etmesi” gerekçesiyle koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2017/4671).
Mali Gücü İle Orantısız Esrar Bulundurma Uyuşturucu Ticareti Suçudur
Kullanmak için uyuşturucu/uyarıcı madde bulundurma ya da kullanma dışında bir amaçla uyuşturucu/uyarıcı madde (temin veya ticareti yapma) bulundurma suçlarının oluşumunda, madde miktarının kural olarak bir önemi yoktur. 0,1 gr uyuşturucu/uyarıcı madde, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturabileceği gibi ticari amaçla bulundurma suçunu da oluşturabilir. Kısaca madde miktarı bulundurma amacının belirlenmesinde yardımcı olabilir ancak tek bir ölçüt olamaz. Uyuşturucu/uyarıcı maddenin kişisel kullanıma yetecek miktarda olması halinde başkaca delil yoksa amacın kullanmak için bulundurma olduğu kabul edilebilirse de maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacına yönelik olarak miktar ölçütü dışında somut olayın özelliklerine göre de değerlendirme yapılmalıdır. Bu değerlendirmede miktar dışında;
a) Sanığın hareketleri (müşteri arama, pazarlık yapma, numune gösterme ve benzeri)
b) Uyuşturucu/uyarıcı maddelerin ele geçiriliş ve bulundurma şekli ile çeşitlilik, (çok sayıda küçük miktarlı poşetçikler, madde bulaşıklı hassas terazi; esrar, eroin, kokain, MDMA, sentetik kannabinoid gibi maddelerin bir arada bulundurulması)
c) Uyuşturucu/uyarıcı maddelerin bulunduğu yer, zaman ve belirlenecek zaman dilimi içinde içinde sanık tarafından kullanılabilecek madde miktarı, d)Sanığın uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı, e)Sanığın sosyal ve ekonomik durumu geçimini ne ile sağladığı, geliri gibi olgularda değerlendirilmelidir.
Somut olayda; 16.09.2009 tarihinde araç içerisinde yapılan aramada, sanığa ait poşet içerisinde net 780 gr esrar ele geçirildiği; araç içerisinde sanığın başkaca bir eşyasının bulunmadığı; savunmasında esrarı Tarlabaşı’nda bir şahıstan 750 TL’ye aldığını ve oto elektrikçisi olup aylık gelirinin 750 TL olduğunu beyan etmesi, karşısında; geliri ile mütenasip olmayan bir para ile satın aldığı net 780 gr gelen esrarı yanında bulundurup nakletmesine ilişkin eyleminin, gerekçe de belirtilen şekilde “sadece miktardan yola çıkarılarak sanığın mahkumiyetine gidilemeyeceği’’ denilmek suretiyle başkaca hiçbir ölçüt değerlendirilmeden, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan üyeler … ve …‘ün karşı oyları ve oy çokluğu ile BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2017/6864).
Hassas Terazinin Bozuk/Bulaşıklı Olup Olmaması
Sanık …’ya ait olan ve her iki sanığın birlikte yakalandıkları evde ele geçen hassas terazilerin çalışıp çalışmadıkları ayrıca uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulaşıklı olup olmadığı belirlendikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi- Karar:2020/2438).
Uyuşturucu Madde İthal Etme Suçunun İkrarı Halinde Sanığın Cezalandırılması
Sivas ili Suşehri ilçesi Beydeğirmeni köyü yol ayrımında durdurulan otobüste yolcu olarak bulunan sanığın çantasıda yapılan arama sonucunda ele geçirilen suç konusu tabletlerin, on gün kadar önce Gürbulak sınır kapısından ülkemize giriş yapmak suretiyle kendisi tarafından İran ülkesinden getirildiğinin beyan edildiği ana kadar resmi makamlarca haber alınmış bir “uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme” suçunun işlendiğini gösterir bir delilin bulunmaması, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün gerekçesinde ileri sürüldüğü gibi ikrarından önce ve sanığın yakalanması sonrasında üzerinde yapılan aramada, cüzdanı içerisinde ele geçen İran’lı şahıslara ait isim, yer, telefon numaraları ve para miktarları yazılı not kâğıtlarının, suç konusu tabletlerin İran’dan getirildiğini gösterir içerik ve nitelikte olmaması, bu not kâğıtlarının uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olduğuna dair Yerel Mahkemece yapılan değerlendirmenin somut delillere değil soyut nitelikteki kanaate dayalı olması, not kâğıtlarının uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olduğunun kabul edilmesi hâlinde dahi ele geçirilen suç konusu tabletler ile ilgi olduğunun tespit edilememesi, sanığın beyanının olmaması durumunda suç konusu tabletlerin ülkemize başka bir ülkeden getirildiğini gösterir dosya kapsamında başkaca delil de bulunmaması, kolluk görevlilerince yapılan arama sonucunda suç konusu tabletlerin ele geçirildiği an itibarıyla “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma” suçunun şüphelisi konumunda bulunan sanık hakkında bu suçtan soruşturmaya başlanıldığı sırada, “uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme” suçuna ilişkin bilgi sahibi olmayan kolluk görevlilerine, suç konusu tabletleri on gün kadar önce İran’dan getirdiğini söyleyerek bilgi vermesi üzerine “uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme” suçunun ortaya çıktığının anlaşılması karşısında; suç konusu tabletlerin yurt dışından getirildiğine ilişkin somut nitelikte hiçbir delil bulunmadığı aşamada kendi beyanı ile “uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme” suçunu ortaya çıkaran sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu suçtan cezaya hükmolunamayacağı, “uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme” ve “uyuşturucu veya uyarıcı madde nakletme” eylemlerini işlediği ancak ithal suçunun cezalandırma koşulunun gerçekleşmediği anlaşılan sanık hakkında, sabit olan ve cezalandırılabilir nitelikteki uyuşturucu madde nakletme suçundan hüküm kurulması gerektiği kabul edilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu-K.2020/73).
Araç İçerisinde Uyuşturucu Madde Satışı Yapma (TCK 188/4-b)
Sanıklar tarafından tanık…’e yapılan uyuşturucu madde satışının, TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde belirtilen yerlerden olan ibadethaneye iki yüz metreden yakın mesafe içinde meydana gelmiş ise de; eylemin “umumi veya umuma açık yer” olarak kabul edilemeyecek olan “araç içerisinde” gerçekleşmesi ve kanun koyucunun düzenlemede açıkça eylemin “umumi veya umuma açık yerlerde” işlenmesini artırım nedeni olarak öngörmüş olması, somut olayda aracın “umuma açık yer” olarak kullanıldığını gösterir bir durumun (Örnek; köfte/kokoreç gibi gıda satışı yapılan bir araç) bulunmaması, söz konusu maddenin düzenlenmesinden hareketle aracın bulunduğu yerin “umumi” yer olduğu kabul edilerek yapılacak bir yorumun ise suç ve ceza içeren hükümlerin neredeyse kıyasa yol açacak şekilde geniş yorumlanması anlamına geleceği ve TCK’nın 2. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde belirtilen “…Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” düzenlemesine aykırılık oluşturacağı gözetildiğinde, sanıklar hakkında hükmolunan cezada TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca artırım yapılamayacağının kabulü gerekmektedir (Ceza Genel Kurulu 2021/376 E. , 2022/271 K.).