Güncel Makaleler

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi (4’te 4 Ceza)

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi Nedir?

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi (4’te 4 Ceza), Türk Ceza Hukuku’nda suç işleme alışkanlığı bulunan kişiler için öngörülmüş özel bir infaz rejimidir. Bu rejim, TCK m. 58 ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. “4’te 4 ceza” olarak adlandırılması, bu rejim kapsamında hükümlünün cezasını tam olarak (yani %100) infaz etmesini ifade eder.

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi Nedir?

  1. Mükerrirlik Tanımı: Daha önce kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunan bir kişinin, tekrar suç işlemesi durumunda mükerrir (tekrar suç işleyen) sayılmasıdır.
    • Mükerrirlik kararı, mahkeme tarafından ceza hükmüyle birlikte verilir.
    • Kasten işlenen suçlar için geçerlidir; taksirle işlenen suçlar mükerrirliğe esas alınmaz.
  2. 4’te 4 Ceza (Tam İnfaz):
    • Mükerrir hükümlüler için, normal infaz rejiminden farklı olarak koşullu salıverme hükümleri uygulanmaz.
    • Cezanın tamamı infaz edilir. Örneğin, 10 yıl hapis cezasına mahkum edilen bir mükerrir, 10 yıl boyunca cezaevinde kalır.
  3. Mükerrirler İçin Ek Önlemler:
    • Denetimli Serbestlik Süresi: Mükerrir olarak tahliye edilen kişiler, denetimli serbestlik tedbirine daha sıkı kurallar altında tabi tutulabilir.
    • Eğitim ve Rehabilitasyon: Mükerrirlere özgü infaz rejiminde, hükümlüler cezaevi süresince eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmak zorundadır.
    • Özel Güvenlik Tedbirleri: Salıverilme sonrasında tekrar suç işleme riski taşıyan kişiler için ek tedbirler uygulanabilir.

Kimler Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimine Tabi Tutulur?

  • Daha önce bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyet hükmü almış ve aynı ya da benzer suçları yeniden işlemiş kişiler.
  • Cezanın türüne göre, belirli suçlar bu kapsamda mükerrirliğe esas alınabilir (örneğin, uyuşturucu ticareti, cinsel suçlar, organize suçlar gibi).

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi ile Normal İnfaz Rejimi Arasındaki Farklar

Kriter Normal İnfaz Rejimi Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi
Cezanın İnfaz Süresi Koşullu salıverme ile cezadan indirim yapılabilir. Cezanın tamamı infaz edilir (4/4).
Eğitim Programları Zorunlu değil. Zorunlu.
Denetimli Serbestlik Standart. Daha sıkı kurallar uygulanır.

Örnek Durum

  • Normal İnfaz Rejimi: 12 yıl hapis cezası alan bir kişi, koşullu salıverme ile cezasının 2/3’ünü (8 yıl) infaz ettikten sonra tahliye olabilir.
  • Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi: Aynı ceza, 12 yıl boyunca tam olarak infaz edilir.

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejiminin Hukuki Dayanakları

  1. Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 58:
    • Mükerrirlik, kişinin ceza infazı tamamlandıktan sonra yeniden suç işlemesi durumunda devreye girer.
    • Mahkeme, sanığın mükerrir olduğuna karar verirse, bu durum infaz rejimini değiştirir.
  2. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun:
    • Bu kanunda, mükerrirlere uygulanacak infaz rejimi ve tedbirler ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
    • Özellikle mükerrirlere özgü infaz rejimi ile cezanın tamamının infaz edilmesi öngörülür.
  3. Adalet Bakanlığı Genelgeleri ve Uygulamalar:
    • Uygulamada mükerrirlere özgü infaz rejiminin nasıl işleyeceği, Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgelerle belirlenir. Özellikle rehabilitasyon ve toplum güvenliği açısından farklı programlar devreye alınabilir.

4’te 4 Ceza: Temel Özellikler

  1. Koşullu Salıverme Yok:
    • Normalde hükümlüler, belirli bir süreyi cezaevinde geçirdikten sonra koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanabilirler. Ancak mükerrirlik durumunda bu hak ortadan kalkar ve cezanın tamamı infaz edilir.
  2. Ceza İndirimi Yok:
    • Özellikle iyi hal indirimi gibi uygulamalar mükerrir hükümlüler için geçerli değildir. Hükümlünün davranışları sadece rehabilitasyon süreçlerini etkileyebilir.
  3. Özel Güvenlik Tedbirleri:
    • Mükerrir hükümlüler, toplum açısından daha yüksek risk taşıdığı varsayılarak, cezalarının infazı sırasında ve sonrasında daha sıkı tedbirlere tabi tutulurlar.

Uygulamadaki Zorluklar ve Eleştiriler

  1. Hukuki ve Toplumsal Tartışmalar:
    • Cezanın ağırlığı: Mükerrirlere özgü infaz rejimi, özellikle bazı suçlar için aşırı sert bulunabilir. Bu durum, hükümlünün topluma kazandırılması açısından tartışmalara neden olmuştur.
    • Tekrar suç işleme oranları: Rehabilitasyon süreçlerinin etkisiz kaldığı durumlarda mükerrirlerin ceza sonrası yeniden suç işlediği gözlemlenmiştir.
  2. Cezaevlerinin Yükü:
    • Uzun süreli infaz rejimi, cezaevlerinde kapasite sorunlarına yol açabilir. Bu durum, özellikle ağır suçlar ve mükerrirlerin artışı göz önüne alındığında önemli bir sorun haline gelmiştir.
  3. Rehabilitasyon Eksikliği:
    • Cezaevlerindeki yoğunluk nedeniyle rehabilitasyon ve eğitim programları etkili bir şekilde uygulanamamakta, bu da mükerrirlerin tahliye sonrasında yeniden suç işlemesine yol açmaktadır.

Örnek Olaylar ve Uygulama

  • Uyuşturucu Suçları: Uyuşturucu ticareti nedeniyle ceza alıp tahliye olan bir kişinin tekrar aynı suçu işlemesi durumunda mükerrirlik devreye girer. Bu kişi 4’te 4 infaz rejimi kapsamında cezasının tamamını çeker.
  • Cinsel Suçlar: Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda mükerrirlik kararı alınırsa, ceza süresince hem infaz sıkılaştırılır hem de özel tedbirler uygulanır.

Sonuç

Mükerrirlere özgü infaz rejimi, ceza hukukunun genel önleme (toplumu koruma) ve özel önleme (suçlunun ıslahı) amaçlarına hizmet etmeyi hedefler. Ancak bu rejimin uygulamada başarılı olabilmesi için şu unsurların güçlendirilmesi gereklidir:

  1. Rehabilitasyon Programlarının Yaygınlaştırılması:
    • Eğitim, meslek kazandırma ve psikolojik destek programları etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
  2. Koşullu Salıverme Reformları:
    • Mükerrirlerin koşullu salıverilme kapsamında yeniden değerlendirilmesi, infaz rejiminin sertlik düzeyini dengeleyebilir.
  3. Cezaevi Kapasitesinin Artırılması:
    • Uzun süreli infaz yükünü hafifletmek için modern ceza infaz kurumlarının sayısı artırılmalıdır.

Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mükerrirlere özgü infaz rejimi (4’te 4 infaz) gibi uygulamalara genellikle temel haklar, orantılılık ve insan onuru perspektifinden yaklaşır. İki kurumun bu konudaki değerlendirmelerini ayrı ayrı ele alalım:


Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Yaklaşımı

1. Temel Haklara Saygı
AYM, mükerrirlere özgü infaz rejimini değerlendirirken Anayasa’nın 17. maddesi (kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı) ve 19. maddesi (kişi hürriyeti ve güvenliği) ışığında kararlar verir. Özellikle insan onuruna uygun ceza infazı ilkesi ön plandadır.

  • Koşullu Salıverme ve Orantılılık: AYM, ceza adaletinin bireyselleştirilmesi gerektiğini vurgular. Ceza infazında “4’te 4 rejimi”, suçlunun bireysel durumunu gözetmeden infazın sertleştirilmesine yol açıyorsa, bu durumun orantısız bir müdahale olarak değerlendirilebileceği belirtilir.
    Örneğin: Koşullu salıverme hakkının tamamen kaldırılması, kişinin topluma yeniden kazandırılma hakkını zedeleyebilir.
  • Rehabilitasyon Hakkı: AYM’ye göre, mükerrir hükümlülerin sadece cezalandırılmaları değil, aynı zamanda topluma yeniden kazandırılmaları da amaçlanmalıdır. Bu nedenle, rehabilitasyon programlarının etkili bir şekilde uygulanmaması, infaz rejiminin insan haklarına aykırılığına yol açabilir.

2. Emsal Kararlar
AYM, ceza infaz rejimiyle ilgili başvurularda şu kriterleri dikkate alır:

  • Cezanın ağırlığı ve suçun niteliği.
  • Kişinin geleceğini planlama hakkı: Özellikle koşullu salıverme imkanı olmayan cezaların hükümlüde umutsuzluk yaratmaması gerektiğini vurgular.
  • Orantılılık ilkesi: Hükümlüye uygulanan tedbirlerin cezanın ağırlığıyla uyumlu olması gereklidir.
    AYM, bu hususlarda bazı başvuruları kabul ederek ihlal kararı verebilir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Yaklaşımı

1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Çerçevesi
AİHM, mükerrirlere özgü infaz rejimini değerlendirirken AİHS’nin şu maddelerine dayanır:

  • Madde 3: İşkence ve insanlık dışı muamele yasağı.
  • Madde 5: Özgürlük ve güvenlik hakkı.
  • Madde 8: Özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı.

2. Koşulsuz Ömür Boyu Hapis ve 4’te 4 İnfaz
AİHM, özellikle koşullu salıverme hakkı olmaksızın uygulanan uzun süreli veya tam süreli cezaları insanlık dışı ve orantısız bulma eğilimindedir. Bu konudaki önemli kararları şunlardır:

  • Vinter ve Diğerleri/Birleşik Krallık (2013): AİHM, bir hükümlünün cezasını gözden geçirme ve koşullu salıverilme talebinde bulunma hakkının olmadığını tespit etmiş ve bunun Madde 3’e (insanlık dışı muamele yasağı) aykırı olduğuna karar vermiştir.
    AİHM’ye göre, mahkumların topluma yeniden kazandırılma umudu olması gerekir.
  • Hutchinson/Birleşik Krallık (2017): Mahkeme, bir ceza infaz rejiminde rehabilitasyon ve koşullu salıverme mekanizmalarının bulunmaması durumunda, bu rejimin insanlık dışı muamele olarak değerlendirilebileceğini vurgulamıştır.
  • Mükerrirlik ve Uzun Süreli Cezalar:
    AİHM, ceza adalet sistemlerinde orantılılık ilkesinin ihlal edilmemesi gerektiğini belirtmiştir. Özellikle, hükümlünün durumunu bireysel olarak değerlendiren bir mekanizmanın eksikliği AİHS’ye aykırı bulunabilir.

3. Eleştiriler ve Rehabilitasyon
AİHM, cezaevinde kalma süresinin salt cezalandırmaya yönelik olmasını eleştirir. Mahkemeye göre:

  • Mükerrir hükümlüler için dahi rehabilitasyon programları şarttır.
  • Koşullu salıverme veya cezanın gözden geçirilmesi mekanizması mutlaka bulunmalıdır.

AYM ve AİHM’in Ortak Perspektifi

  1. Orantılılık:
    Hem AYM hem de AİHM, cezaların suçla orantılı olması gerektiğini belirtir. 4’te 4 infaz rejimi, suçun niteliğine bakılmaksızın her mükerrire uygulanıyorsa, bu durumun orantısız olduğu değerlendirilebilir.
  2. Topluma Kazandırma:
    Cezanın temel amacı, hükümlüyü topluma yeniden kazandırmaktır. Tam süreli infaz rejiminde bu amacın yerine getirilmediği durumlarda insan hakları ihlali doğabilir.
  3. Koşullu Salıverme Mekanizması:
    Koşulsuz uzun süreli cezaların (özellikle mükerrirlere özgü rejimlerde) insan hakları normlarına aykırı olduğuna sıklıkla vurgu yapılır. Bu nedenle, cezanın gözden geçirilmesi ya da şartlı tahliye mekanizmaları zorunlu görülür.

Sonuç

AYM ve AİHM, mükerrirlere özgü infaz rejimini rehabilitasyon hakkı, orantılılık ilkesi ve koşullu salıverme imkanlarının varlığı açısından denetler. Eğer bir infaz rejimi bu kriterleri ihlal ediyorsa:

  • AYM: Anayasa’nın 17. ve 19. maddelerine dayanarak infaz rejiminin hak ihlali doğurduğuna karar verebilir.
  • AİHM: Özellikle AİHS’nin 3. ve 5. maddelerine aykırılık nedeniyle devleti mahkum edebilir.

Mükerrirlere özgü infaz rejiminin, bireysel koşulları dikkate alarak uygulanması ve rehabilitasyon süreçlerinin güçlendirilmesi, bu tür ihlallerin önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.


Mükerrirlere özgü infaz rejimi (4’te 4 infaz) hukuki ve toplumsal bir dengeyi sağlamaya çalışırken ciddi tartışmalara yol açan bir düzenlemedir. Bu konuda daha etkin, adil ve insan haklarına uygun bir sistem oluşturulması için bazı düşünceler ve öneriler sunabiliriz:

Düşünceler

  1. Cezanın Amacı ve İnsan Hakları Dengesi
    • Cezanın amacı yalnızca suçluyu cezalandırmak değil, aynı zamanda bireyi topluma yeniden kazandırmaktır. Ancak mükerrirlere özgü rejimde, rehabilitasyona yönelik bir çabanın eksik olduğu görülmektedir.
    • Aşırı sert infaz rejimleri, özellikle umutsuzluk ve tekrarlanan suç işleme döngüsüne neden olabilir. Bu, sadece birey için değil, toplum için de olumsuz sonuçlar doğurur.
  2. Orantılılık İlkesinin İhlali Riski
    • “4’te 4 infaz” gibi rejimler, suçun niteliği ve bireysel özellikler dikkate alınmadan herkese aynı şekilde uygulanırsa, bu durum orantılılık ilkesini zedeleyebilir.
    • Örneğin, hafif suçlar işleyen bir mükerrir ile ağır suçlar işleyen bir mükerrir aynı rejime tabi tutulursa, bu adalet algısını sarsar.
  3. Rehabilitasyon Eksikliği
    • Türkiye’de cezaevlerinde rehabilitasyon programlarının etkin uygulanmadığı bir gerçektir. Bu durum, özellikle uzun süreli hapis cezaları çeken mükerrirler için, tahliye sonrası toplumda yeniden suç işleme oranlarını artırabilir.
  4. AİHM ve AYM Kriterlerine Uyum Sorunu
    • AİHM’nin koşullu salıverme ve cezaların gözden geçirilmesine ilişkin kararları, mevcut mükerrir infaz rejimiyle çelişmektedir. Türkiye’nin uluslararası hukuk normlarına uyum sağlaması, olası ihlal kararlarının önüne geçilmesi açısından önemlidir.

Öneriler

  1. Koşullu Salıverme Mekanizmalarının Gözden Geçirilmesi
    • Mükerrirler için de belli kriterlere bağlı olarak koşullu salıverme veya cezanın gözden geçirilmesi mekanizmaları oluşturulmalıdır.
    • Örneğin, hükümlü cezasının belirli bir kısmını tamamladıktan sonra rehabilitasyon programlarına katılım ve iyi hal gibi kriterlere göre yeniden değerlendirilmelidir.
  2. Rehabilitasyon Programlarının Güçlendirilmesi
    • Mükerrirler için cezaevi sürecinde zorunlu rehabilitasyon, meslek edindirme ve psikolojik destek programları devreye alınmalıdır.
    • Özellikle, bağımlılık sorunu olan suçlular için kapsamlı tedavi ve destek programları uygulanmalıdır.
  3. Bireyselleştirilmiş Ceza Adaleti
    • Mükerrirlere özgü infaz rejimi, her mükerrir için aynı şekilde uygulanmamalıdır. Suçun niteliği, kişinin suç işleme geçmişi ve rehabilitasyon potansiyeli dikkate alınarak bireyselleştirilmiş bir infaz sistemi geliştirilmelidir.
  4. Denetimli Serbestlik Sürecinin Genişletilmesi
    • Mükerrirler için tahliye sonrası denetimli serbestlik süreleri uzatılabilir. Ancak bu süreç sadece kontrol amaçlı değil, bireyin topluma entegrasyonunu sağlayacak bir destek sistemiyle birleştirilmelidir.
  5. Toplumsal Entegrasyon Mekanizmaları
    • Cezaevinden çıkan mükerrirler için iş bulma, sosyal destek ve toplumla yeniden bağ kurma süreçlerini kolaylaştıracak politikalar geliştirilmeli.
    • Örneğin, ceza sonrası topluma kazandırma merkezleri kurulabilir.
  6. Yasaların Revizyonu
    • 5275 sayılı Kanun ve mükerrirlik düzenlemeleri, AİHM ve AYM kararları doğrultusunda gözden geçirilmelidir. Koşullu salıverme ve rehabilitasyon süreçleriyle uyumlu, insan haklarına uygun bir çerçeve oluşturulmalıdır.
  7. Cezaların Gözden Geçirilmesi Hakkı
    • Belirli bir süre hapis cezasını tamamlayan hükümlüler için, bağımsız bir kurul tarafından cezalarının gözden geçirilmesi sağlanabilir. Bu, hem adalet algısını güçlendirir hem de cezaların insan hakları standartlarına uygunluğunu denetler.

Sonuç

Mükerrirlere özgü infaz rejimi, toplum güvenliği ve adaletin caydırıcılığı açısından önemli bir işlev görse de, bu rejimin insan hakları normlarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin AYM ve AİHM kararlarına uygun olarak rehabilitasyonu merkeze alan bir infaz rejimi oluşturması, hem ceza adaleti sistemine olan güveni artırır hem de suç döngüsünü azaltarak topluma daha büyük fayda sağlar.

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi ve İnsan Hakları Perspektifinden Değerlendirilmesi


Giriş

Türk Ceza Hukuku’nda mükerrirlere özgü infaz rejimi, suç işleme alışkanlığı bulunan kişilere yönelik özel bir düzenleme olarak dikkat çeker. Bu rejim, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesi ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında düzenlenmiştir. Kamuoyunda “4’te 4 ceza” olarak bilinen bu sistem, mahkumların cezasını koşullu salıverme olmaksızın tam olarak infaz etmelerini öngörmektedir. Ancak bu uygulama, insan hakları açısından orantılılık, rehabilitasyon ve topluma kazandırma gibi önemli prensiplerle çelişebilmektedir. Bu makale, mükerrirlere özgü infaz rejiminin hukuki dayanaklarını, ulusal ve uluslararası mahkemelerin yaklaşımlarını, eleştirileri ve çözüm önerilerini kapsamlı bir şekilde incelemektedir.


Hukuki Temeller

Mükerrirlere özgü infaz rejimi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesi çerçevesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre:

  • Daha önce kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunan ve yeniden suç işleyen kişiler mükerrir olarak kabul edilir.
  • Bu durum, cezanın infaz rejimini değiştirir ve mükerrirler için koşullu salıverme hükümleri uygulanmaz. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ise mükerrir hükümlülerin cezasının tamamının infaz edilmesi gerektiğini hükme bağlamaktadır. Bu düzenleme, suçu alışkanlık haline getiren bireylerin cezalarını tam olarak çekmeleri gerektiği anlayışına dayanır.

Ulusal ve Uluslararası Mahkemelerin Yaklaşımları

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Yaklaşımı

Anayasa Mahkemesi, mükerrirlere özgü infaz rejimi ile ilgili başvuruları temel hak ve özgürlükler bağlamında değerlendirir. Özellikle Anayasa’nın 17. maddesi (kişinin maddi ve manevi varlığı) ve 19. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı) bu değerlendirmelerde öne çıkar. AYM’nin temel vurguları şunlardır:

  • Orantılılık İlkesi: Cezaların bireyselleştirilmesi gerektiği belirtilir. Suçun niteliği ve hükümlünün durumu göz önüne alınmaksızın aynı rejimin uygulanması adalet algısını zedeleyebilir.
  • Rehabilitasyon Hakkı: Ceza infazında temel hedeflerden biri hükümlünün topluma yeniden kazandırılmasıdır. Mükerrirlere özgü rejimde bu amacın ihmal edilmesi, insan hakları açısından sorun yaratabilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Yaklaşımı

AİHM, mükerrirlere özgü infaz rejimini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin şu maddeleri kapsamında ele alır:

  • Madde 3: İşkence ve insanlık dışı muamele yasağı.
  • Madde 5: Özgürlük ve güvenlik hakkı.
  • Madde 8: Özel hayatın ve aile hayatının korunması.

Vinter ve Diğerleri/Birleşik Krallık Davası gibi kararlarla mahkeme, koşullu salıverme veya cezaların gözden geçirilme hakkının bulunmamasını insanlık dışı bir uygulama olarak değerlendirmiştir. AİHM, bu tür düzenlemelerin rehabilitasyon imkanlarını yok ederek hükümlüde umutsuzluğa yol açabileceğini belirtir.


Eleştiriler ve Sorunlar

  • Orantılılık Sorunu: Mükerrirlere özgü rejimin tüm suç tiplerine aynı şekilde uygulanması, adalet algısını zedeleyebilir.
  • Rehabilitasyon Eksikliği: Türkiye’de cezaevlerinde yeterli rehabilitasyon programı bulunmamaktadır. Bu durum, tahliye sonrası yeniden suç işleme riskini artırır.
  • Cezaevlerinde Yoğunluk: Uzun süreli cezalar, cezaevlerinde aşırı doluluğa ve sistemin tıkanmasına yol açmaktadır.

Öneriler

  1. Koşullu Salıverme Mekanizmalarının Geliştirilmesi
    Mükerrir hükümlüler için iyi hal, rehabilitasyon ve cezaevi davranışlarına dayalı bir koşullu salıverme sistemi oluşturulmalıdır. Bu sistem, suçun ağırlığı ve hükümlünün ıslah durumu dikkate alınarak bireyselleştirilmelidir.
  2. Rehabilitasyon Programlarının Güçlendirilmesi
    Mükerrirler için meslek edindirme, psikolojik destek ve bağımlılık tedavi programları zorunlu hale getirilmelidir. Bu programların etkin bir şekilde uygulanması, yeniden suç işleme döngüsünü kırabilir.
  3. Bireyselleştirilmiş Ceza Adaleti
    Mükerrirlere özgü infaz rejimi, suçun niteliği, hükümlünün geçmişi ve topluma kazandırılma potansiyeline göre bireyselleştirilmelidir. Bu, adaletin caydırıcı ama adil olmasını sağlayabilir.
  4. Denetimli Serbestlik Sürecinin Genişletilmesi
    Tahliye sonrası denetimli serbestlik süreleri uzatılmalı ve bu süreçte hükümlülere sosyal destek sağlanmalıdır. Özellikle meslek edindirme kursları ve psikolojik danışmanlık bu sürecin bir parçası olmalıdır.

Sonuç

Mükerrirlere özgü infaz rejimi, toplum güvenliğini sağlama açısından önemli bir mekanizmadır. Ancak bu rejimin insan hakları normlarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Koşullu salıverme, rehabilitasyon ve bireyselleştirilmiş ceza adaleti prensiplerine uyum sağlamak, hem ceza adalet sistemine olan güveni artıracak hem de suç döngüsünü azaltacaktır. Türkiye’nin ulusal ve uluslararası hukuk normlarına uyum sağlaması, toplum için daha adil ve etkin bir ceza infaz sistemi oluşturulmasını sağlayabilir.

Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi (4'te 4 Ceza)
Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi (4’te 4 Ceza)

 

 

Daha Fazla Göster

Avukat İsmail Gürses

Gürses Hukuk Bürosu kurucu Avukat İsmail GÜRSES ile ekibi; hukuki süreçte başarılı bir şekilde çalışma yürütmekte, müvekkillerin davaları konusunda etkin çözüm yollarıyla hareket ederek kurumsal bir şekilde danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
×