Örgüt Kurma, Yönetme ve Örgüt Üyeliği Suçu Nedir?
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu (TCK m.220); en az üç kişinin, suç işlemeye elverişli araç ve gerece sahip olarak, hiyerarşik bir ilişki ve iş bölümü içerisinde amaç suçları işlemek için süreklilik arz edecek şekilde bir araya gelmesiyle meydana gelir.
Örgüt yöneticiliği suçu; hiyerarşik yapılanmada üst pozisyonda yer alıp örgütsel faaliyetin tamamının veya bir kısmının koordine edilmesi veya yönetilmesidir.
Örgüt üyeliği suçu; Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir (Y16CD-K.2017/4786).
Örgüt adına suç işleme suçu; örgütün hiyerarşisi içinde yer almamakla birlikte, yani üye olmamakla birlikte örgüte duyulan sempati nedeniyle veya bir yarar sağlamak amacıyla suç işlenmesidir. Bu suçun oluşabilmesi için, fail ile örgüt arasında organik bağ olmadığı halde, suçun işlenmesinin örgüt tarafından istenmesi ya da örgütün bilgisi dahilinde gerçekleştirilmiş olması gerekir. Örgüt adına işlenen suç karşılıksız olabileceği gibi bir menfaat karşılığında da işlenmiş olabilir.
Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçu; örgütün dışında olan bir kimsenin özgür iradesiyle örgüte yer sağlama, yiyecek ve giyecek sağlama, silah temin etme vb. gibi davranışlarla örgütsel faaliyete veya örgütün işlediği suça yardım etmesiyle oluşur.
TCK m.220’de düzenlenen “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma” suçunu, TCK m.314’te yer alan “Silahlı Örgüt Kuruculuğu, Yöneticiliği veya Üyeliği” suçu ile karıştırmamak gerekir. TCK m.314’te düzenlenen silahlı örgüt suçu, siyasi bir amacı olan ve sadece silahlı olan örgütün kurucu, yönetici veya üyesi olmayı cezalandırmaktadır. Halbuki, TCK md.220’de yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda, örgütün siyasi bir hedefi yoktur. Bu örgüt, tamamen çıkar sağlamak amacıyla kurulmuştur. Ayrıca, TCK m.220 kapsamında yer alan örgüt silahlı olabileceği gibi silahsız da olabilir.
Türkiye ceza mevzuatında halihazırda üç çeşit örgütlü suç düzenlemesi mevcuttur:
- Genel (adi) suç örgütü (5237 sayılı TCK m.220),
- Silahsız terör örgütü (3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu (TMK) m.1-m.7/1.)
- Silahlı terör örgütü (5237 sayılı TCK’nın m.314, TMK m.7/1).
Suç Örgütü Kurma, Örgüt Yöneticiliği veya Üyeliği Suçlarında Örgütün Unsurları
TCK m.220’de düzenlenen suç örgütü, ceza hukukunda; örgütün güç kaynağı olmasından yararlanarak baskı, sindirme veya korkutma gibi yöntemler kullanmak suretiyle “amaç suçlar” işleyen yasadışı bir organizasyon olarak tanımlanmaktadır.
5237 sayılı TCK 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından bahsedebilmek için en az üç kişinin suç işlemek amacıyla bir araya gelmesi, bu kişiler arasında devamlılık içeren katı veya gevşek hiyerarşik bir ilişki bulunması, bu kişilerin araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye muktedir olması gerekir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için örgütün hangi suç ve/veya suçları işlemek amacıyla kurulduğu da tespit edilmelidir. Çünkü örgütün amacı bir suç programını gerçekleştirmektir. Yani belirsiz sayıda suç işlemektir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırılık teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek için kurulmuş ise amacı kanunda suç olarak tanımlanan fiilleri işlemek olmayan bir örgütlenme TCK md.220’deki suç örgütü olarak algılanamaz. Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare, delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede suç örgütü bir veya birkaç amaç suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair 220/1.maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak iştirak kavramına yakındır. Ancak birkaç noktada iştirakten ayrılır. İştirak şerikler arasında anlaşma net bir şekilde belirlenmiş olan bir veya birden fazla suç işlemek içindir. İşlenecek suçun sayısı, konusu ve mağdur bellidir. İştirak gereği suç işlendiğinde anlaşmanın gereği yerine gelmiştir. Yeni bir suç işleme söz konusu değildir (Yargıtay 6.CD- K.2014/4234).
Suça iştirakte de suç işlemek üzere iradelerin bir araya gelmesi söz konusudur, burada da devamlılık vardır. Ancak, suça iştirakte örgütlenme olmadığı gibi iştiraken suç işlendikten sonra yeni bir suç işleme amacı da yoktur. Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder.
Çok sayıda insanın suç işlemek üzere gelişigüzel bir araya gelmesi suç örgütüne vücut vermez. Yargıtay’a göre, suç örgütünün varlığından bahsedebilmek için asgari şu koşulların bir arada bulunması gerekir:
1. Üye Sayısı: Suç örgütünün üye sayısı en az 3 veya daha fazla kişi olmalıdır.
2. Hiyerarşik İlişki: Suç örgütünden bahsedebilmek için örgütün bir yapılanması bulunmalıdır. Üyeler arasında gevşek veya katı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır. Suç örgütü adeta bir güç kaynağı haline gelmeli, üyeleri üzerinde de bir hakimiyet oluşturmalıdır. Örgütün yöneticisi bir veya birden fazla kişi olabilir. Önemli olan üyeler arasında emir-talimat ilişkisinin mevcut olmasıdır.
3. Suç İşleme Amacı: Suç örgütünün suç işlemek amacıyla oluşturulmuş olması gerekir. Örgüt fiilen suç işlemese bile, üyelerin suç işleme amacıyla bir araya gelmesi yeterlidir. Suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması bazı durumlarda mümkün olsa da şart değildir. Ancak, örgütün suç işlemek amacıyla bir araya geldiğinin tespit edilmesi gerekir. Örgütün bazı suçlara dair hazırlık hareketleri içesinde bulunması; örneğin, silah temin etmesi, keşif yapması, yakalanmayı engelleyecek bazı önlemler alması vb. gibi hareketlerden kişilerin örgütsel bir şekilde suç işleme amacı etrafında bir araya gelip gelmedikleri anlaşılabilir. Suç örgütü, doğası gereği birden fazla belirsiz sayıda suç işlemeyi hedeflemelidir. Tek bir suçu işlemek için bir araya gelen bir topluluğun sayısı ne olursa olsun örgütlü suçtan bahsetmek mümkün değildir, işlenen fiil ancak “iştirak” veya “toplu suç” gibi kavramlarla açıklanabilir.
4. Örgütsel Faaliyetin Sürekliliği: Örgütsel faaliyet süreklilik arz eder. Yani, örgüt üyeleri suç işleme iradesiyle devamlılık arz edecek bir şekilde bir araya gelmektedir. Devamlılığın tespit edilmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması gerekir. Kişilerin belirli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak suça iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Örneğin, 5 kişinin bir kişiye karşı dolandırıcılık suçu işlemek üzere bir araya gelmesi, plan yapması ve koordineli bir şekilde suçu icra ederek tamamlaması halinde suç örgütünden değil, iştirak halinde suç işlenmesinden bahsedilebilir.
5. Elverişlilik: Örgütün amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olması gerekir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olmaması halinde, örgütsel bir suç işleyeceğinden bahsetmek mümkün değildir. Suç işlemeye elverişli araç ve gerece sahip olmaktan kastedilen, örgütün silahlı olması da değildir. Suç örgütü, silahlı olabileceği gibi silahsız da olabilir. Örneğin, hiçbir şekilde silah kullanmadan tehdit şantaj, hırsızlık, uyuşturucu madde ticareti, gümrük kaçakçılığı ihaleye fesat karıştırma vb. gibi suçları örgütsel faaliyet çerçevesinde işlemek mümkündür. Suç işlemek için örgüt kurulması bir somut tehlike suçudur. Her ne kadar en az üç kişinin belli amaç etrafında suç işlemek üzere devamlı surette fiilen birleşmesi suretiyle örgüt meydana gelebilirse de; kurulan örgüt, güdülen amaç bakımından somut bir tehlike oluşturmayabilir. Bu nedenle, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması aranmalıdır. Elverişlilik, basit bir birleşmeyi değil, kamu düzeni için somut bir tehlike oluşturacak daha sıkı bir birleşmeyi gerektirir.
TCK m.314’te Düzenlenen Silahlı Örgüt Suçunun Unsurları ve TCK m.220’den Farkı
TCK m.220 bağlamında örgüt kurma, yönetme veya silahlı örgüt üyeliği suçu açısından yukarıda açıklanan tüm unsurlar TCK m.314’te düzenlenen silahlı örgüt suçu açısından da aynen geçerlidir. TCK m.314’te yer alan örgüt, siyasi amaçlarla hareket eden silahlı bir örgüttür. TCK m.220’de düzenlenen suç örgütü siyasi amaçlarla değil, ekonomik veya başkaca çıkarlar elde etmek üzere silahlı veya silahsız olarak faaliyet gösterir.
Yargıtay, yerleşik uygulamasında TCK m.220 ile TCK m.314 arasındaki farkı ve TCK m.314’teki silahlı örgütün unsurlarını şu şekilde ifade etmiştir (Y16CD-K.2017/4786):
“…TCK’nın 314. maddesi bakımından; bir oluşumun, bir yapılanmanın silahlı terör örgütü sayılabilmesi için, TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek için örgüt kurma suçunda örgütün varlığı için gerekli koşullar yanında, Türk Ceza Kanununun ikinci kitap, dördüncü kısım, dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları (siyasi amaçla işlenen suçları) “amaç suç” olarak işlemek üzere kurulmuş ve amaca matuf bir eylem gerçekleştirmeye yeterli derecede silahlı olması ya da bu silahları kullanabilme imkanına sahip bulunması gerekir. Bu suçu, TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen suçtan ayıran en önemli ölçüt budur.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/1. maddesinde; terör örgütlerini kurma, yönetme ve üye olma suçları düzenlenmektedir. Maddede; “TCK 314. maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağı” hükmüne yer verilerek 314. maddenin ceza hükümlerine atıf yapmıştır.
Buna göre ceza hukukunda silahlı terör örgütünün unsurları şu şekilde kabul edilmektedir;
- Üye sayısı; en az 3 kişiden oluşur. (TMK 7/1, TCK 220-314 maddeleri.)
- Amaç ve saik; terör örgütü siyasi maksatla faaliyet gösterir. Bu doğrultuda, “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetlerini yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak” amacıyla faaliyet gösterir. (TMK m.1)
- Yöntem; terör örgütü cebir ve şiddet kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle hareket eder. (TMK 1-7.md.)
- Elverişlilik; terör örgütünün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması gerekir. (TCK 220.md.)
- Araç gereç; terör örgütü silahlı bir örgüt türüdür. (TCK 314. madde) Silah suçun unsurudur. Üyelerinin tamamının silahlı olması gerekmez, nitelik ve nicelik bakımından amaç suçu işlemeye yetecek kadar elemanında silah bulunması yeterlidir. Örgütün silahlı olup olmaması sahip olunan silahların cins, nitelik ve miktarı somut tehlikenin belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Örgütün, silahlı örgüt vasfını kazanması için mensuplarının silah sahibi olmaları gerekmez. Silahlar üzerinde gerektiğinde tasarruf imkanının olması gerekli ve yeterlidir. Elverişlilik somut olaya göre hakim tarafından takdir edilecektir…”
Aşağıda TCK m.220’de düzenlenen suç örgütü kurma, yönetme, örgüt üyeliği, örgüte yardım etme örgütün propagandası veya örgüt adına suç işleme suçu için yaptırım dışında kalan tüm açıklamalar, TCK m.314’te düzenelenen silahlı örgüt suçu açısından da geçerlidir.
TCK m.314’te Düzenlenen Silahlı Örgüt Suçunun Cezası (TCK 314)
TCK m.314’e göre silahlı örgüt suçunun cezası şu şekildedir:
- Silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.314/1).
- Silahlı örgüt üyeliği suçunu işleyenler, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir (TCK m.314/2).
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır (TCK m.314/3).
Suç Örgütü Kurma veya Yönetme Suçu ve Cezası (TCK 220/1)
Örgüt kurma suçu, bir örgütün ana yapısının oluşturulması, örgütün vücut bulması için gerekli davranışların sergilenmesidir. Örgüt kurma suçu, tek bir kişi tarafından işlenebileceği gibi birden fazla kişi tarafından da işlenebilir. Örgüt kurucusu suç işleme amacı etrafında kişileri bir araya getirerek adeta öncülük yapmaktadır.
Örgüt yöneticiliği suçu, örgütün hiyerarşisi içinde üst pozisyonda yer alıp örgüt üyelerine emir-talimat veren, örgüt üyelerini yönlendiren ve idare eden kişinin işlediği suçtur. Örgüt içinde işbölümünü sağlar, adeta bir koordinatör gibi örgütün işleyişi açısından merkezi bir konumdadır. Örneğin, örgüt içinde istediği kişiye inisiyatif verip istediği kişinin görevine son veren kişi örgüt yöneticisi olarak kabul edilir. Örgüt kurucusu aynı zamanda örgüt yöneticisi de olabilir. Bu durumda fail, “örgüt kurma” ve örgüt yönetme” şeklinde iki seçimlik hareketi ihlal etmesine rağmen aynı suçun unsurları olan bu seçimlik hareketler nedeniyle tek bir ceza ile cezalandırılır.
Suç örgütü kurma veya yönetme suçunun cezası şu şekilde belirlenir (TCK 220/1):
- Örgüt kurma veya yönetme suçunun cezası, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.220/1).
- Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır (TCK m.220/3).
- Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur (TCK m.220/4). Örneğin, fail örgütsel faaliyet çerçevesinde nitelikli dolandırıcılık suçu işlemişse, hem TCK m.220 gereği suç işlemek için örgüt kurma hem de TCK m.158 gereği nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası ile cezalandırılacaktır.
- Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır (TCK m.220/5). Örgüt yöneticisi, fiilen katılmasa bile örgütsel faaliyet çerçevesinde işlenen tüm suçlardan sorumludur.
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Üyeliği Suçu ve Cezası (TCK 220/2)
Örgüt üyesi, kurulduktan sonra örgüte katılan ve işbölümü çerçevesinde herhangi bir görev üstlenen kişidir. Örgüt üyeliği, örgütün hedeflediği suçların fiilen işlenmesine katılabileceği gibi suçun işlenmesini kolaylaştıran hareketler yapabilir. Örgütün hiyerarşisi içinde en alt kademede yer aldığından emir ve talimat alarak yerine getirir. Ancak, örgüt üyesi, örgütün talimatı olmadan da kendiliğinden örgütün amacı doğrultusunda faaliyette bulunabilir. Örgüt üyeliği suçunun vücut bulması için failin örgütün niteliği ve amacını bilerek örgüte devamlı katılmaya yönelik bir irade ortaya koyması gerekir. Örgüt üyeliği suçunun tespiti için şu kriterler değerlendirilir:
- Hiyerarşik bir ilişki mevcut olup olmadığı,
- Eylemlerin süreklilik ve çeşitlilik arz edip etmediği,
- Örgüt içinde özel bir isim veya kod ismi kullanılıp kullanılmadığı,
- Örgüt içindeki diğer kişilerle sosyal, ekonomik ve ailevi ilişkilerinin olup olmadığı.
Örgüt üyeliği suçunun cezası şu şekilde belirlenir (TCK 220/2):
- Örgüt üyeliği suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.220/2).
- Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır (TCK m.220/3).
- Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur (TCK m.220/4). Örneğin, örgüt üyesi resmi evrakta sahtecilik yaparak basit dolandırıcılık suçu işlerse, hem resmi evrakta sahtecilik suçu (TCK m.204/1) hem dolandırıcılık suçu hem de örgüt üyeliği suçu (TCK m.220/2) nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Işıkırık Kararı ile örgüt adına suç işleme suçunu düzenleyen TCK m.220/6 maddesinin öngörülebilir olmadığına ve kanununilik ilkesine aykırı olduğuna karar vermiştir. Bu madde nedeniyle yargılanarak ceza mahkmumiyeti alanların bireysel başvuru yapmasında yarar vardır.
Örgüte Yardım Etme Suçu ve Cezası (TCK 220/7 – TCK 314/3)
Örgüte yardım etme suçu, bir kimsenin örgütün hiyerarşisine dahil olmamakla birlikte örgütsel faaliyetin veya bir suçun işlenmesine bilerek ve isteyerek yardım etmesidir. Konumlarının doğal sonucu olarak örgüt üyesi veya yöneticisinin fiilleri ne olursa olsun örgüte yardım etmek olarak nitelenemez. Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçu; örgütün dışında olan kişinin, devamlılık arz etmeyecek bir şekilde, geçici bir fiil ile örgütsel faaliyetin veya suçun gerçekleşmesine yardım etmesiyle oluşur.
Örgüte yardım etme suçu serbest hareketli bir suç olup şu fillerle işlenebilir:
- Örgüte yiyecek ve içecek verme,
- Yer sağlama,
- Örgütün suç işleyeceği bölgeyi tanıtma,
- Suçun işlenmesinden sonra suç eşyasını taşıma veya saklama,
- Örgüte silah temin etme,
- Suçun işlenmesini kolaylaştıran başka araçlar temin etme,
- Ekonomik yardımda bulunma,
- Örgütün ihtiyacı olan belge ve bilgileri temin etme.
TCK 220’deki adi suç örgütüne yardım etme suçunun cezası şu şekilde belirlenir:
- Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır (TCK 220/7). Yani, örgüte yardım eden kişinin cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak, örgüte yardım etme suçu nedeniyle örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir (TCK 220/7).
- Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır (TCK m.220/3).
- Örgüte yardım eden kişinin “yardım etme” fiili başlı başına ayrı bir suç teşkil ediyorsa, bu suçtan dolayı da ayrıca cezalandırılır (TCK m.220/4).
TCK 314’teki silahlı örgüte yardım etme suçunun cezası şu şekilde belirlenir:
- Örgütü yardım eden kişi, silahlı örgüt üyesi gibi 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK 314/3 atfıyla TCK 220/7).
- Örgüte yardım etme suçu nedeniyle örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir (TCK 314/3 atfıyla TCK 220/7).
- Yukarıdaki şekilde indirim yapıldıktan sonra, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince 1/2 oranında artırım yapılarak sonuç ceza belirlenir. Bu madde hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir (Y14CD-K.2018/4375).
Örgüte silah sağlama, örgüte yardım etme suçunun vehamet arz eden bir şekli olduğundan TCK m.315’te bağımsız bir suç şekilden düzenlenmiştir.
Silahlı Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme Suçu ve Cezası (TCK 220/7 – TCK 314/3)
Silahlı örgüt adına suç işleme suçu, örgütün hiyerarşisine dahil olmayan, yani örgüt üyesi olmayan kişiler tarafından işlenebilir. Örgüt üyesi zaten örgüt üyeliği ve işlediği suçlar nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Örgüt adına suç işleyen kişi örgütün doğrudan emir-talimatı altında değildir. Ancak, örgütün suçun işlenmesini istediğini bilmektedir. Örneğin, silahlı suç örgütü yöneticisinin “Beyoğlu ilçesinde bulunan x esnaftan haraç alan ömür boyu dostumdur” sözünü duyup, örgüt üyesi olmadığı halde o esnaftan zorla para alan kişi örgüt adına suç işlemektedir.
TCK m.314’deki silahlı örgüt adına suç işleme suçunun unsurlarının oluşabilmesi için; örgütün eylem çağrısının muhatabı belirsiz bir topluluğa değil, doğrudan doğruya fiili icra edecek kişiye yöneltilmiş olması gerekir. Örgüt adına suç işlemekten söz edilebilmesi için suçun örgütün bilgisi ve istemi dahilinde işlenmesi gerektiği açıklanmıştır (YCGK-K.2008/44). Örneğin, “herkes 1 Mayıs’a katılmalıdır” şeklindeki örgüt açıklamasından sonra 1 Mayıs gösterisine katılan kişiler, TCK m.314’teki silahlı örgüt adına suç işleme suçu nedeniyle cezalandırılamaz. Çünkü, 1 Mayıs herkesin katılabileceği legal bir etkinlik olup örgütün açıklamasının muhatabını tespit etmek mümkün değildir.
Özellikle belirtelim ki; örgüt adına suç işleme suçu ancak silahlı örgütler adına suç işlenmesi halinde mümkündür. Örgüt silahlı değilse, örgüt adına suç işleme suçunun hükümleri uygulanamaz. Silahsız bir örgüt adına suç işlenmesi halinde, örgütün adının kullanılması işlenen suçun unsuru değilse, fail, TCK m.220 hükümleri gereği değil, sadece işlediği suç nedeniyle cezalandırılacaktır.
TCK’nın 220/6. maddede düzenlenen suçta örgüt üyese olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin örgüt üyesi gibi cezalandırılabilmesi için Yargıtay’ın kriterleri şu şekildedir (Y16CD-K.2019/5928):
- Öncelikle bir örgütün bulunduğu tespit edilmelidir.
- Failin örgüt üyesi olmadığı belirlendikten sonra örgütün talimatı ve bilgisi dahilinde suç teşkil eden bir eylemi gerçekleştirdiği tespit edilmelidir.
- Örgütün genel çağrısı, örgüte ait yayın organlarının yayınları ve çağrıları ile somutlaşmış olduğunda, bu çağrının belirli bir kişiye yapılmış olmasına gerek bulunmamaktadır.
TCK 220’deki adi suç örgütü adına suç işleme suçunun cezası şu şekilde belirlenir:
- Örgüte üye olmamakla birlikte adi suçu örgütü adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır (TCK 220/6). Yani, adi silahlı örgüt adına suç işlemenin cezası, örgüt üyeliğinde olduğu gibi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak, silahlı adi suç örgütü adına suç işleyen kişinin cezası, dörtte birinden yarısına kadar artırılır (TCK m.220/3). Arttırılan bu sonuç ceza da takdiren yarısına kadar indirilebilir (TCK 220/6).
- Örgüte adına suç işleyen kişi, işlediği suçtan dolayı da ayrıca cezalandırılır (TCK m.220/4).
TCK 314’teki silahlı örgüt adına suç işleme suçunun cezası şu şekilde belirlenir:
- Örgütü adına suç işleyen kişi, silahlı örgüt üyesi gibi 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK 314/3 atfıyla TCK 220/6).
- Silahlı örgüt adına suç işleme suçu nedeniyle verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir (TCK 314/3 atfıyla TCK 220/6).
- Yukarıdaki şekilde indirim yapıldıktan sonra, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince 1/2 oranında arttırım yapılarak sonuç ceza belirlenir. Bu madde hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz.
Örgüt Propagandası Yapma Suçu (TCK 220/8 ve TMK 7/2)
Yargıtay, propaganda kavramını, belli bir görüşün toplum içinde yayılmasını, fikir ve kanaatlerin kökleşmesini sağlamak için, bu amacın gerçekleşmesine yönelik olarak her türlü maddi ve manevi araca başvurarak, telkin, teşvik ve etkide bulunmak olarak tanımlamaktadır (Yargıtay CGK – 1999/38).
Propaganda suçu, adi suç örgütleri açısından TCK m.220/8’de, siyasi amaç güden örgütler için propaganda suçu Terörle Mücadele Kanunu m.7/2’de düzenlenmiştir.
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, failin işlediği fiil nedeniyle pişman olması ve suçun sebep olduğu zararı gidermesi halinde fail hakkında ceza indirimi yapılmasını sağlayan bir maddi ceza hukuku kurumudur.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda etkin pişmanlık hükümleri şu şekilde uygulanır (TCK m.221):
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK m.221/1).
- Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK m.221/2) .
- Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK m.221/3).
- Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır (TCK m.221/4) .
- Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir (TCK m.221/5) .
- Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz (TCK m.221/6) .
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya yönetme suçu kapsamında hükmedilen hapis cezasının miktarı nedeniyle adli para cezasına çevrilemez. Ancak, örgüt üyeliği, örgüte yardım etme, örgüte adına suç işleme, örgüt propagandası suçlarının cezaları adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. TCK md. 220’de düzenlenen tüm suçlar nedeniyle verilen cezaların miktarı nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.
Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. TCK md. 220’de düzenlenen tüm suçlar nedeniyle verilen cezalar hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür.
Örgüt Kurma, Yöneticiliği, Üyeliği Suçunda Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
TCK md. 220’de düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Kamu davasına şikayetçi olarak müdahil l olan herhangi bir kimse varsa bile şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine riayet edilmek kaydıyla her zaman soruşturulabilir.
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. TCK md. 220’de düzenlenen örgüt kurma veya yönetme suçlarında dava zamanaşımı süresi 15 yıl, örgüt üyeliği suçu nedeniyle dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Örgüt Kurma, Yönetme, Üyeliği Suçunda Görevli Mahkeme
TCK m.220’de düzenlenen örgüt kurma, yönetme ve üyeliği suçu hakkında yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir. Ancak, örgütün işlediği iddia edilen suçlar ağır ceza mahkemesinin yetkisine giriyorsa, bu halde yargılama yapma görevi ağır ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
TCK m.314’te düzenlenen silahlı örgüt suçu hakkında yargılama yapma görevi ağır ceza mahkemesine aittir.
Örgüt Kurma, Yönetme ve Örgüt Üyeliği Suçu Yargıtay Kararları
- Yargıtay kararlarının bu bölümünde TCK m.220’de yer alan suç örgütü kurma, yönetme, örgüt üyeliği, yardım etme suçlarına ilişkin kararlar mevcuttur.
- Aşağıdaki ikinci bölümde TCK m.314’de yer alan “silahlı örgüt kurma, yönetme, üyelik, örgüt adına suç işleme ve yardım etme suçlarına ilişkin emsal yargıtay kararları vardır.
Örgüt Kurucusu, Yöneticisi, Üyesi, Örgüt Adına Suç İşleyen Ne Anlama Gelir?
Suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır.
Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir. Bazen bir suç örgüt yöneticisi bizzat veya başka örgüt ile müşterek fail olarak suç işlediğinde TCK’nın 37. maddesi, azmettirmesinde ise TCK’nın 38. maddesinin tatbiki düşünülür. Örgüt yöneticisi katılmayıp, örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlarında ise TCK’nın 220/5. maddesine göre sorumludur.
Suç örgütü üyesi örgüt yöneticisinin rızasının varlığı gerek olmadan örgüte fiilen katılan kişidir. Kişinin suç örgütü üyeliğinden suçlanabilmesi için örgütün varlığından haberdar olmalı, bilerek ve isteyerek ona üye olması ve örgütün hiyerarşik yapısında da yerini alması gerekir. Örgüt ile bağlantısı olmadan münferit hareket edenlerin suç örgütü üyesi olarak kabulü benimsemez. Örgüt üyesi olarak kabulde işlediği fîilerin belli yoğunlukta olması gerekir.
Örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işleme TCK’nın 220/6. maddesinde gösterilmiştir. TCK’nın 220/7. maddesi ise suç örgütüne bilerek isteyerek yardım eden kişiye ceza vermektedir. Buradaki “Yardımın” örgüt üyeliği seviyesinde olmaması gerekir. Yani örgütü bilip, hiyerarşik yapıda olamadan yardım edendir. TCK’nın 220/7. maddesinde genel manevi destek propaganda, sempati, suç ve suçluyu övme kapsamındadır. Birden fazla suç işleyen, örgüte yanlızca bir suç yardımında bulunan veya örgütün genel amacına yardım eden TCK’nın 220/7. maddesinde değerlendirilir.
Suç örgütü ile iştirak halinde suç işleme durumları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. Oysa kişilerin bir suç işlemek için bir araya gelmelerinde iştirak iradesinden bahsedilir. İştirak ilişkisinde suç ortakları nazarında suçun, konu veya mağduru bakımından somutlaşması gerekir. Suç örgütünde ise işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağduru itibariyle somutlaştırılması zorunlu değildir. Suç örgütü kurmak, yönetmek ile örgüte üye olmak veya alt grup suçlar yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve suçların en azından hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve delillerin mevcut olması yeterlidir.
Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Her somut eylemin özelliklerinin birbirinden farklı olduğu ve ayrı değerlendirilmesinin gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – 2018/2994 K.).
Suç Örgütü Kurma, Yönetme, Örgüt Üyeliği, Örgüte Yardım Etme Suçunun Unsurları (TCK 220)
Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütü bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1.maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır.
Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir. Bazen bir suç örgüt yöneticisi bizzat veya başka örgüt ile müşterek fail olarak suç işlediğinde TCK’nın 37. maddesi, azmettirmesinde ise TCK’nın 38. maddesinin tatbiki düşünülür. Örgüt yöneticisi katılmayıp, örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlarında ise TCK’nın 220/5. maddesine göre sorumludur.
Suç örgütü üyesi örgüt yöneticisinin rızasının varlığına gerek olmadan örgüte fiilen katılan kişidir. Kişinin suç örgütü üyeliğinden suçlanabilmesi için örgütün varlığından haberdar olmalı, bilerek ve isteyerek ona üye olması ve örgütün hiyerarşik yapısında da yerini alması gerekir. Örgüt ile bağlantısı olmadan münferit hareket edenler suç örgütü üyesi olarak kabulü benimsenmez. Örgüt üyesi olarak kabulde işlediği fîilerin belli yoğunlukta olması gerekir.
Örgüt üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işleme TCK’nın 220/6. maddesinde gösterilmiştir. TCK’nın 220/7. maddesi ise suç örgütüne bilerek isteyerek yardım eden kişiye ceza vermektedir. Buradaki “Yardımın” örgüt üyeliği seviyesinde olmaması gerekir. Yani örgütü bilip, hiyerarşik yapıda olamadan yardım edendir. TCK’nın 220/7. maddesinde genel manevi destek propaganda, sempati, suç ve suçluyu övme kapsamındadır. Birden fazla suç işleyen örgüte yanlızca bir suç yardımında bulunan veya örgütün genel amacına yardım eden TCK’nın 220/7. maddesinde değerlendirilir.
Suç örgütü ile iştirak halinde suç işleme durumları zaman zaman birbirine karıştırılmaktadır. Oysa kişilerin bir suç işlemek için bir araya gelmelerinde iştirak iradesinden bahsedilir. İştirak ilişkisinde suç ortakları nazarında suçun, konu veya mağduru bakımından somutlaşması gerekir. Suç örgütünde ise işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağduru itibariyle somutlaştırılması zorunlu değildir. Suç örgütü kurmak, yönetmek ile örgüte üye olmak veya alt grup suçlar yönünden suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve suçların en azından hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve delillerin mevcut olması yeterlidir.
Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Her somut eylemin özelliklerinin birbirinden farklı olduğu ve ayrı değerlendirilmesinin gerektiği gözden uzak tutulmamalıdır. Zaman zaman iştirak halinde birliktelikleri suç örgütü sayılmaya çalışıldığında ve suç örgütü olup olmadığına bakılmaksızın ceza sorumluluk alanı genişletildiği de izlenmektedir.
Bu nedenle bir suç işlemek için iştirak ile suç örgütü arasındaki ayrım ise;
Suç örgütü ve/veya örgütlerin yapısı ve yapılanması netleştirilip, bu suç örgütü ve/veya örgütleri ile ilgili faillerin suçları örgüt ile ilgisi olmayan faillerin ve eylemlerin ayrımı ile olacaktır.
Bu husus etkin soruşturma ve/veya kovuşturma yapılarak saptanabilir. Telafisi olanaksız hatalara düşülmemesi, insan hak ve hürriyetlerinin ihlalini önlemek için bu hususun bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.
Bu açıklamalar karşısında;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan hakkında hükümlülük kararı verilen sanık … ile suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmakla suçlanan sanıklar …, …, …, …, …, …, bu örgüte yardım etmekle suçlanan sanıklar …, …, … ve …‘ın, telekomünikasyon yoluyla iletişimin kayda alınmasına ilişkin tutanaklarda bu yönde bir bulguya rastlanmadığı da gözetildiğinde, devamlılık içeren, kanunun suç saydığı fiilleri işlemek(suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve adı geçen sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine ilişkin kesin, inandırıcı kanıtların nelerden ibaret olduğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, yeterli olmayan gerekçeye yer verilmek suretiyle; yazılı şekilde sanık …‘ın suç işlemek amacıyla örgüt kurma, sanıklar …, …, … ve …‘ın suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, sanıklar …, …, … ve …‘ın örgüte yardım etme suçlarından cezalandırılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar : 2017/2837).
Akrabalık İlişkileri ve Örgüt Kurma veya Üyeliği Suçu
Sanıkların, çek senet tahsilatı yapmak üzere Halil Tan liderliğinde fonksiyonel işbirliği ve işbölümü içerecek şekilde örgütlendiklerine dair soyut iddialar dışında, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, örgüt lideri Halil Tan’ın diğer sanıklar Selami Tan ve Muammer Tan ile abi-kardeş olduğu, sanık Fikri Gülüsev’in de bu sanıkların eniştesi olduğu, aralarında akrabalık bağından kaynaklanan birliktelik bulunduğu, atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı gözetilmeden, beraatlari yerine yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar No:2008/7820).
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunda Kişi Sayısı
5237 Sayılı TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibarıyla devamlılık göstermesi; oluşumun yapısı ve üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması; üyeleri üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanması gerekir. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur bakımından somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir. Somut olaylarda, sanıklar arasında hiyerarşik ilişki bulunduğu ve yapılanmanın üyeleri üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazandığı konusunda yeterli ve kesin delil bulunmadığı, buna bağlı olarak TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.
Sanık M. Ö. hakkında “suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
1-) Sanığın, hükme esas alınan telefon konuşmalarının kendisine ait olmadığını söylemesi karşısında;
a-) Ses kayıtları getirtilip dinletilerek kendisine ait olup olmadığının sorulması,
b-) Telefon konuşmalarındaki seslerin kendisine ait olmadığını belirtmesi halinde; ses örnekleri alınarak, ses kayıtlarının sanığa ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne veya uzman bir kurum ya da kuruluşa ses analizi yaptırılarak rapor alınması, telefon konuşmalarının sanığa ait olduğunun belirlenmesi durumunda, diğer sanıklar A. T. ve S. B.’in sanık hakkındaki beyanlarının doğru olduğu, aksi halde samimi olarak kabul edilemeyeceği dikkate alınarak sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2016/1643).
Suç Örgütü Kurma, Örgüt Yöneticliği ve Üyeliği Suçunun Unsurları (TCK 220)
TCK’nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından bahsedebilmek için en az üç kişinin suç işlemek amacıyla bir araya gelmesi, bu kişiler arasında devamlılık içeren katı veya gevşek bir hiyerarşik bir ilişki bulunması, bu kişilerin örgüt araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye muktedir olması gerekir. Suç işlemek için anlaşmada ise; suç işlemek üzere iradelerin bir araya gelmesi söz konusudur, burada da devamlılık vardır. Ancak örgütlenme yoktur. Suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığından bahsedebilmek için örgütün hangi suç ve/veya suçları işlemek amacıyla kurulduğu da tespit edilmelidir. Çünkü örgütün amacı bir suç programını gerçekleştirmektir. Yani belirsiz sayıda suç işlemektir. Suç sayılmayan ancak hukuka aykırılık teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek için kurulmuş ise amacı kanunda suç olarak tanımlanan fiilleri işlemek olmayan bir örgütlenme bu anlamda algılanamaz. Suç örgütü kurma ve yönetme ile örgüte üye olma suçları yönünden, suç örgütünün işlemeyi amaçladığı suç ve/veya suçların en azından hazırlık hareketi ile ilgili ciddi bulgu, emare ve/veya delil olmalıdır. Suç örgütü kurma bağımsız bir suç kabul edildiğine göre, amacı olmayan bir örgütlenmede, suç örgütünün bir veya birkaç amaçla suç işlemesi için kurulmalı ve suçların işlenmesine dair TCK’nın 220/1. maddesinde gösterilen unsurlar ile ilgili bulgulara ulaşılmalıdır.
Suç örgütü kavramının klişe, basmakalıp ve soyut cümlelerle belirlenip, her eylemde uygulanması da isabetli olmaz. Bazen bir suç örgüt yöneticisi bizzat veya başka örgüt ile müşterek fail olarak suç işlediğinde TCK’nın 37. maddesi, azmettirmesinde ise TCK’nın 38. maddesi tatbiki düşünülür. Örgüt yöneticisi katılmayıp, örgüt mensupları örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlarda ise örgüt yöneticisi TCK’nın 220/5. maddesine göre sorumludur.
Suç örgütü ve/veya örgütlerin yapısı ve yapılanması netleştirilip, bu suç örgütü ve/veya örgütleri ile ilgili faillerin suçları örgüt ile ilgisi olmayan faillerin ve eylemlerin ayrımı ile olacaktır. Bu husus etkin soruşturma ve/veya kovuşturma ile saptanabilir. Hal böyle olunca, telafisi olanaksız hatalara düşülmemesi, insan hak hürriyetlerinin ihlalini önlemek için bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.
Suç işlemek için örgüt kurmak iştirak kavramına yakındır. Ancak birkaç noktada iştirakten ayrılır. İştirak, şerikler arasında anlaşma net bir şekilde belirlenmiş olan bir veya birden fazla suç işlemek içindir. İşlenecek suçun sayısı, konusu ve mağdur bellidir. İştirak gereği suç işlendiğinde anlaşmanın gereği yerine gelmiştir. Yeni bir suç işleme söz konusu değildir. Suç işlemek için örgüt kurmada bir veya birkaç suç işlendikten sonra daha programlanmış suçları işlemek için örgüt devam eder. Örgüte iştirak eden failler işlenen suçtan dolayı iştirak gereği cezalandırılır, yani katkıda bulunana uygulanır. Örgüt kurucuları kendi başlarına veya başkaları ile anlaşma yapılmasını başlatandır. Faaliyeti ile örgütün doğmasına sebebiyet vermektedir. Örgüt yönetenler ise üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyen, koordine edenlerdir. Örgüte sonradan katılmak ile iş bölümü gereği bir görev üstlenen örgüt üyesi olur. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen, yardım eden kişi de örgüt üyesi sayılacaktır.
Suç örgütü vasıtasıyla suç teşkil eden fiil gerçekleşmelidir. Yasal dayanak olmaksızın yalnızca isnat edilen suçların aynı olduğundan bahisle (özellikle suç örgütü kurma veya yönetme adı altında) uygulama da yapılamaz.Bu açıklamalar karşısında;
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan hakkında hükümlülük kararı verilen sanık … ile suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmakla suçlanan sanıklar … …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …‘ın, devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve adı geçen sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine dair kesin, inandırıcı kanıtlar karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, tape kayıtları dahi gösterilmeden, genel, soyut ve geçişli ifadelere yer verilmek suretiyle; yazılı şekilde sanık … hakkında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma; sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında ise suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından hükümlülük kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar: 2016/5163).
Örgüt Üyeliği Suçu Beraat
5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinde tanımlanan “örgütün” varlığının kabul edilebilmesi için hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişinin bir araya gelmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, “devamlılık” göstermesi gerekir.
Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçlan işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında; sanıklar arasında iştirak iradesinin varlığı kabul edilse de hiyerarşik bir birlikteliğin olduğunu gösterir nitelik ve yeterlilikte her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi – Karar : 2019/12554).
Hırsızlık Suçu İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Yönetme ve Üyeliği Suçu
Sanıklar İ.Ç., H. Y., Ö.D. liderliğinde kurulan örgüt çatısı altında, tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı ile disiplinli biçimde hareket ederek; sanıkların önceden tesbit ettikleri işyerlerinden geceleyin birlikte bilgisayar, televizyon ve benzeri malzeme çaldıkları ve çalınan malzemeleri sanık İşat’ın Kızılay da bulunan iş yerine getirerek buradan örgüte üye olmayan diğer sanıklar aracılığı ile satarak işleri organize ettikleri, sanıklar ……………………örgütün hiyerarşi yapısına dahil olmamakla birlikte, örgütün hırsızladıkları malzemeleri satarak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri, sanıklar U.S.ve B.K.’nın örgüte üye olmamakla brlikte örgüt lideri sanık İ. ile birlikte örgüt adına hırsızlık suçu işledikleri, yapılan operasyonda sanık İ.Ç. Ankara Kızılay da bulunan işyeri ile sanıklara ait araçta ve sanıkların arkadaşlarının iş yerinde yapılan aramada, bir çok bilgisayar, monitör, fotokopi makinesi, LCD televizyon, Laptap bilgisayar ve hırsızlık suçlarında kullandıkları kar maskesi, levye, boru anahtarı, murç bulunduğu, bu şekli ile örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı, araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğu anlaşılmakla, sanıkların suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yöneticilik ve örgüt üyeliği suçları nedeniyle mahkumiyetlerine karar verilmelidir (Yargıtay 8.Ceza Dairesi – Karar No:2010/1352).
Dolandırıcılık ve Evrakta Sahtecilik Suçunun Örgütlü İşlenmesi
Sahte kimlik ile oto kiralama adı altında açtıkları işyeri aracılığı ile araçlarını kiraladıkları müştekilere ait sahte nüfus cüzdanları çıkartıp bu araçların noterden satışlarını yaparak, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işleyip haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla sanık İ.L. liderliğinde bir araya gelen ve yakalanmaları ile eylemleri son bulan sanıkların, araçların müştekilerden kiralanması, sahte nüfus cüzdanlarının çıkartılması ve araçların noterden satımı noktasında tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket edip, amaçları doğrultusunda süreklilik gösterir biçimde faaliyette bulundukları, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğu anlaşılmakla sanıkların TCK m.220’de düzenlenen “suç işlemek maçıyla örgüt kurma” suçu hükümleri gereği cezalandırılması gerekir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2010/5231).
Uyuşturucu Ticareti Yapmak Amacıyla Örgüt Kurma ve Örgüt Üyeliği Suçu
Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp, bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir. Somut olayda; örgüt oluşturmak için sanık sayısı yeterli ise de, tüm dosya kapsamına göre sanıkların aralarında hiyerarşik ilişki ile işbölümü saptanamadığı, bu sebeplerle sanıkların üzerlerine atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve bu örgüte üye olmak suçu ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediklerine dair yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK’nın 188/3. maddesiyle ceza tayini ile yetinilmesi yerine aynı maddenin 5. fıkrasının uygulanması suretiyle sanıklara fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar: 2016/2759
Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçunda Delillerin Araştırılması
Sanıkların şikayetçi N.’ten para almak amacıyla bir araya geldikleri, A. ve F.’nin bu amaçla K.’i de kaçırdıkları daha sonra bu kez A.’in de katılımıyla doğrudan N.’e yönelik bir eylem gerçekleştirdikleri, UYAP üzerinden sanıkların devam eden yargılamaları kontrol edildiğinde dosyamıza konu eylemleri dışında ortak bir eylemleri olmadığı, sanıklardan F.’nin diğer sanıklar ile aynı ilde dahi ikamet etmediği, F. ve A.’nin uzun süredir arkadaş olup aralarında birinin diğerini yönettiğine dair bir ilişkinin bulunmadığı, F. ile A.’in ise bu olay öncesinde yeni tanıştıkları, sanıkların sabıka kayıtlarında da ortak işledikleri suç olmadığı, haklarında örgüt kapsamında veya başka bir sebeple teknik takip veya iletişimin dinlenmesine dair karar da bulunmadığının anlaşılması karşısında, gerektiğinde sanıkların beraber işledikleri başka yargılamaları olup olmadığı ve aralarında sürekli bir iletişimin varlığını belirleme açısından her iki eylemleri arasını kapsayan iletişimlerinin tespitinden sonra devamlılık içeren, kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip, aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın olup, olmadığı, varsa ne şekilde olduğu veya amaç suç veya suçları işlemek için bir örgütlenme içinde olduklarını ve konumlarını gösteren delillerin nelerden ibaret olduğu her bir suç için sanıkların duraksamaya yer bırakmayacak şekilde karar yerinde açıklanıp tartışılmadan sanıkların örgüt kurucusu ve yöneticiliği suçu işlediğini kabul ile cezalandırılması, sanıkların mağdura karşı eylemlerini örgüt faaliyetinde işlediğini gösteren kanıtların karar yerinde değerlendirilmemesi nedeniyle mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 6.CD – Karar:2014/4234).
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan hakkında hükümlülük kararı verilen sanık A. ile suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmakla suçlanan sanıkların, devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve adı geçen sanıkların faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kolektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiklerine dair kesin, inandırıcı kanıtlar karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, tape kayıtları dahi gösterilmeden, genel, soyut ve geçişli ifadelere yer verilmek suretiyle; yazılı şekilde sanık A. hakkında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma; diğer sanıklar hakkında ise suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından hükümlülük kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6.CD – Karar: 2016/5163).
Elverişli Araçlarla İşyerinde Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma ve Örgüt Üyeliği
Davaya konu olay incelendiğinde sigorta ve aracılık hizmetleriyle iştigal eden bir şirket bünyesinde çalışan üçten fazla kişinin hiyerarşik bir iş bölümü içinde iletişimin tespiti ve teknik izleme tutanaklarına göre sekiz ay devamlılık arz eder nitelikte menfaat karşılığı usulsüz fenni muayene işlemleri gerçekleştirerek suç işlemeye elverişli imkanlara sahip oldukları nazara alındığında suç işlemek amacıyla kurulan bir örgütün varlığında tereddüt bulunmamaktadır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi – Karar: 2016/6561).
Gizli Soruşturmacı ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma (TCK 220)
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 28.04.2015 tarih, 2014/462 esas ve 2015/135 sayılı kararında da belirtildiği üzere, CMK’nın 139. maddesinin 4 ve 5. fıkralarındaki açık hükümler karşısında; gizli soruşturmacının ancak suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç. TCK’nın 220. maddesinde tanımlanan suç) ve suç işlemek için kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmeleri şartıyla sadece aynı maddenin yedinci fıkrasında sayılan suçlar için görevlendirilebileceği, olayımızda ise sanığın eylemlerinin örgüt faaliyeti kapsamında olmayıp bireysel olarak uyuşturucu madde satma niteliğinde olduğu, ancak kolluk görevlilerinin Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda ve genel görevi kapsamında, suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmek amacıyla kimliklerini gizleyerek alıcı rolüne girip sanıktan uyuşturucu madde almalarının mümkün olduğu, bu şekilde faaliyette bulunan kolluk görevlilerini kimliğini gizleyen alıcı görevli olarak kabul etmek gerektiği ve elde edilen delillerin hukuka uygun bulunduğu kabul edilmiştir.
Somut olaya gelince; asıl amaçları uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak olmayıp suçu ve failini belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmekten ibaret olan kolluk görevlilerin sanıktan ilk defa uyuşturucu madde almaları üzerine “uyuşturucu maddeyi satışa arz etme” suçunun ve failinin belirlendiği, delillerinin elde edildiği, ancak böyle bir durumda gerçek anlamda bir alım-satım ilişkisinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla ilk alımdan sonra kolluk görevlilerinin sanıktan yeniden uyuşturucu madde almaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin delil elde etme faaliyeti kapsamında olduğu ve TCK’nın 43. Maddesi gereği zincirleme suç oluşturmayacağı gözetilmeden sanık hakkında yazılı şekilde uygulama yapılarak fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar: 2015/5594).
Hukuka Aykırı Telefon Dinlenmesi ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu
Sanıklar hakkında ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçu nedeniyle iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararları alınmıştır. Bu kararlara dayanılarak dinlenen telefon görüşmeleri, ancak ‘uyuşturucu madde ticareti yapma’ suçu yönünden delil olarak kullanılabilir. ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçları yönünden dinleme kararı bulunmadığından, sözü edilen telefon konuşmaları bu suçlarda delil olarak kullanılmaz. Öte yandan, CMK’nın 135. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin hükümler ‘suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma’ suçu için uygulanamaz.
Somut olayda, örgüt oluşturmak için sanıkların sayısı yeterli ise de; suç işleme iradelerinde devamlılık ve aralarında hiyerarşik ilişki bulunduğuna ilişkin delil olmadığından, TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen ‘suç işlemek için örgüt kurma’ ve dolayısıyla ‘suç işlemek için kurulan örgüte üye olma’ suçlarının unsurlarının oluşmadığı, hukuka aykırı delil niteliğindeki telefon konuşmalarının bu suçlar yönünden hükme esas alınamayacağı gözetilmeden, sanıkların bu suçlardan beraatları yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2013/1077).
Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmaya Yardım Etme ve Suç Örgütü Üyeliği
Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olmak suçu ile ilgili bozma gerekçesine göre, sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediğine ilişkin delil bulunmadığı; ayrıca eyleminin, suça konu uyuşturucu maddeyi kurye olarak nakleden kişinin ücretini alamamasından dolayı teslim etmemesi nedeniyle diğer sanık Muhittin’in isteği üzerine kurye ile görüşüp bu sorunu gidermekten ibaret olduğu, buna göre olaydaki konumunun “yardım etme” olarak nitelendirilmesi gerektiği gözetilmeden, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrası ile 39. maddesi yerine, 188. maddesinin 3 ve 5. fıkraları gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi – Karar: 2010/11716).
Suç Örgütünün İşlediği Tehdit ve Dolandırıcılık Suçu
Sanıklar M.K, A.K. ve S.K. sanık T.K. liderliğinde bir araya gelip, önceden belirlenmemiş sayıda ve süreklilik anlayışı içinde hileli davranışlarla dolandırdıkları mağdurlardan elde ettikleri malları piyasada satarak kendilerine haksız çıkar sağlamak amacıyla örgüt kurdukları ve sanıklar A.D, T.A, Ş.U., S.U, S.Ç, M.E ve A.K’ın kurulan bu örgüte sonradan dahil oldukları, sanıkların örgütün faaliyeti çerçevesinde sahte çek ve senet kullanmak suretiyle mağdurlardan elde ettikleri haksız malların bir kısmını birebir pazarlama yoluyla, bir kısmını da örgütün bu amaç doğrultusunda kullandığı ve başında sanıklar A.K ve S:K’in olduğu işletme aracılığı ile paraya çevirdikleri, elde edilen haksız malların muhafaza ve satımının yapıldığı işletmenin sahipleri sanıklar A.K ve S.K’in mağdurlarla alış-veriş esnasında yüz yüze gelmedikleri, alış verişin “tokatçılar” olarak adlandırılan diğer sanıklar aracılığıyla yapıldığı, mağdur R.A’ın ve tanık F.B’in anlatımlarından da bazı mağdurları silah kullanmak suretiyle tehdit edip yıldırdıkları, kendilerinden haksız menfaat elde edilecek olan mağdurlara yönelik işin organizasyonu, elde edilen malın örgütün hâkimiyet alanı içinde olan Akşehir İlçesi Adsız Kasabası’ndaki yere getirilmesi, muhafazası, paraya dönüştürülmesi noktasında tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı ve disiplinli biçimde hareket ettikleri, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğunun anlaşılması karşısında, sanıklar suç işlemek amacıyla örgüt kurma, örgüt yöneticiliği ve örgüt üyeliği suçlarından cezalandırılmalıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi – 2007/7884)
TCK 314 Örgüt Kurma, Yönetme ve Üyeliği Emsal Yargıtay Kararları
Örgüt Üyeliği ve Yöneticiliğinde Mütemadi Suç
Temadi eden suçlarda iddianemenin iadesi hususunda diğer suçlarda farklı değerlendirme yapmak gereklidir. Dairemizce de benimsenen, öğretide ekseriyetle kabul gören yerleşik yargısal kararlara göre, örgütü yönetmek ya da örgüte üye olmak suçları mütemadi (kesintisiz) suçlardandır. Yani fiilin icrası süreklilik arz eder. Bu suçlarda örgüt hiyerarşisine dahil olup faaliyetlere başlanmakla suç tamamlanmıştır. Ancak fiilin icrası devam ettiği müddetçe fiilin ifade ettiği haksızlık da süreceğinden suç işlenmeye devam edecektir. Failin kendi isteğiyle ya da irade dışı olarak örgütten ayrılması halinde suç bitmiş olacaktır. Mütemadi suçların tamamlanmasıyla bitmesi aynı anlamı taşımamaktadır.
Mütemadi suçların ceza ve muhakeme hukuku bakımından önemli sonuçları mevcuttur. Ceza hukuku bakımından, suça teşebbüs fiilin bitmesine kadar değil tamamlanmasına kadar mümkündür. İştirak ise bitinceye kadar gerçekleşebilir. Suç işlenmeye devam ettiğinden, koşulları varsa meşru savunma hükümleri uygulanabilir. Uygulanacak ceza hükümleri bakımından temadinin bittiği tarih esas alınmalıdır. Yine kusur yeteneği ve yaş küçüklüğü bitiş tarihine göre tayin edilir. Muhakeme hukuku bakımından ise, zamanaşımı, yetkili mahkeme ve şikayet süresi temadinin bitişine göre değerlendirilecektir. Ancak suçun mütemadi niteliği, kural olarak görevli mahkemenin belirlenmesi ya da kovuşturma usulünün tespiti bağlamında bir özellik taşımaz. Örgüt üyeliği temadi eden suçlardan olması nedeniyle hukuki ve fiili kesintiyle sona erecektir. Kesinti tarihi suç tarihidir.
Mütemadi suçlarda iddianame düzenlemekle hukuki kesintinin gerçekleştiğinin kabulü halinde dava zamanaşımı süresi de işlemeye başlayacaktır. Bir taraftan suç işlenmeye devam ederken iddianameyle kamu davası açılması nedeniyle bu suçun dava zamanaşımına uğrama tehlikesi ortaya çıkacaktır. Diğer taraftan tamamlanan ancak bitmeyen mütemadi suçtan dolayı aynı sanık hakkında çok sayıda iddianame düzenlenebilecektir. Bu nedenle kamu davası açılması için yeterli delil bulunan hallerde savunma alınmaksızın dava açılmasına engel hal yok ise de, mütemadi suçlardan olan örgüt üyeliği suçunda yakalamanın gerçekleşmediği durumda dava açılması bir yarar sağlamayacaktır. Ayrıca eksik soruşturma nedeniyle yeterince delil toplamadan açılan davalar beraatle sonuçlanabilecektir. Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlarda yeni delil ortaya çıkması halinde dava açma olanağı var ise de kesin hüküm halinde CMK 314. maddedeki sınırlı nedenlere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi mümkün olup,bu durum maddi gerçeğe ulaşmaya da engel oluşturacaktır.
Terör suçlarında amaç suça elverişli araç suç işlenmesi halinde suç tarihi araç suçun işlendiği tarihtir. Bu nedenle mütemadi suçtan bahsetmek söz konusu değil ise de, örgütsel faaliyetlerinin devam ettiği dönemlerde aynı nitelikte suç işleme olanağı bulunduğundan yerleşik uygulamaya göre amaç suçtan ancak bir kez hüküm kurulması gerekliliği karşısında, yakalanmayan sanık hakkında kamu davası açılması usul ekonomisi bakımından fayda sağlamayacaktır. Bu suçlarda, birden çok sanığın suça iştirak etmeleri nedeniyle birlikte görülmesi gereken bağlantılı davalarda (CMK. 8 m.), Dava zamanaşımı tehlikesinin söz konusu olduğu hallerde, örgütsel suçlarda yöneticiler hakkında TCK’nın 220/5 maddesinin uygulanması gerektiği durumda, şüphelilerin bir kısmı yakalanmamış veya kaçak olsalar da dava açılabileceği gözetilmelidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi-K.2019/2097).
Silahlı Örgüt Üyeliği Suçu Nedir?
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2021/2664).
Örgüt Adına Suç İşleme Suçunda Zarar Doğmaması ve Ceza İndirimi
Silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde ise;
Sanığın da aralarında bulunduğu grubun terör örgütü adına eylem yapmak için olay günü ilçe merkezine gidip Nokta mevkiine vardıklarında yolu trafiğe kapatıp tanınmamak maksadıyla yüzlerini puşi ile kapattıktan sonra terör örgütü lehine slogan atıp, ellerindeki molotof kokteyllerini iki farklı yola fırlattıkları olayda sanığın eylemi ile herhangi bir zararın da meydana gelmediği nazara alındığında, tayin olunan cezasından TCK’nın 220/6 maddesinin 2. cümlesinde yer alan düzenleme uyarınca hukuka, vicdana uygun olan ve maddede gösterilen indirim oranı ile uyumlu makul ve makbul bir indirim yapılması gerektiği gözetilmeden dosya içeriğine uygun düşmeyen ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde fazla ceza tayini, bozma nedenidir. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2017/5832).
Örgüt Yöneticiliği Şartları
Fail, hiyerarşik olarak örgüt üyeleri üzerinde bulunuyor, geniş bir alanda iş bölümü yapabiliyor, örgüt üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunabiliyor, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda, icrasında, harekete geçiren, engelleyen veya durduran olarak rol üstlenebiliyor, bu faaliyetleri denetleyebiliyor ise yönetici olarak kabul edilebilecektir.
Örgüt yönetmek; örgütün amaçları doğrultusunda örgütü idare etmeyi, emir ve direktif vermeyi, örgüt içinde inisiyatif ve karar verme gücüne sahip olmayı gerektirir. Örgütün varlığının, etkinliğinin ve gelişiminin sağlanması,hedeflerinin belirlenmesi, program ve stratejilerinin saptanmasını ifade eder. Ancak örgütün faaliyetleri çerçevesinde sadece belirli bir suçun işlenmesini organize edenler bu suçun işlenmesini planlayıp, yönetenler örgüt yöneticisi olarak kabul edilemeyeceği gözetilerek, örgütteki faaliyetlerin çeşitliliği ve yoğunluğuna göre TCK 61. maddedeki kriterler nazara alınarak temel ceza belirlemek suretiyle örgüt üyeliği suçundan cezalandırılması yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek yönetici olarak hüküm kurulması; bozma nedenidir (Yargıtay 16. Ceza Daireasi – Karar:2020/3679).
Örgüt Adına Suç İşleme ve Örgüte Yardım Etme Suçunda Araştırma
a-)Silahlı terör örgütünün hiyerarşisine dahil olduğuna dair yeterli delil bulunamayan sanığın iletişimin tespiti sonucu elde edilen beyanlara göre 15 Şubat 2010 tarihli eylemde kullanılmak üzere molotof temin ettiğinin değerlendirilmesi karşısında, mahallinde 15 Şubat 2010 tarihinde örgütsel bir eylem yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, sanığın bu olayda TCK’nın 174.maddesi kapsamında molotof kullandığının ispatı halinde örgüt adına suç işlemekten, yardım malzemesinin niteliği tespit edilmemesi halinde ise örgüte yardım suçundan hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde örgüt üyeliğinden hüküm kurulması,
b-)Sanıkhakkında hükme esas alınan tape kayıtlarından 14.02.2010 tarihinde ertesi gün okula gitmeyip eyleme katılması yönünde mesajlaştığı Belgin adlı kişi ile, 16.02.2010 tarihinde kent meclis toplantısına katılması için kendisini önerdiği yönünde mesaj çektiği şahsın soruşturma kapsamında beyanları alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c-)Tespit edilen tape kayıtlarında mahalle sorumlusu olduğunu beyan eden sanığın, olay tarihinde BDP’nin parti çalışmaları yapan mahalle sorumlusu olarak görevlendirilip görevlendirilmediği, hakkında yapılan başka soruşturmanın olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre de emare delili olan iletişimin dinlenmesine dair görüşme içeriklerinde ifade edildiği şekilde “diğer sanıktan sorumlu olup olmadığı, aralarında bir ast üst ilişkisinin bulunup bulunulmadığının somut olarak tespiti ile buna göre her iki sanığın hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 16.Ceza Dairesi – K. 2017/5339).
Bylock, Morbeyin ve FETÖ Silahlı Örgüt Üyeliği Suçunda Delil Değeri
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16. MD-956 E. 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 sayılı kararında açıklandığı üzere, ByLock iletişim sistemi, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren bir delil olacaktır. ByLock uygulaması programını indirmek, mesajlaşmak/haberleşmek için yeterli değildir. Öncelikle kayıt esnasında kullanıcının bir kullanıcı adıyla parola üretmesi, mesajlaşma için ise kayıt olan kullanıcılara sistem tarafından otomatik olarak atanan ve kullanıcıya özel olan ID ( kimlik ) numarasının bilinmesi ve karşı tarafça onaylanması gerekmektedir. Karşılıklı ekleme olmaksızın iletişime geçilme imkanı bulunmamaktadır. ByLock iletişim sisteminde bağlantı tarihi, bağlantıyı yapan IP adresi, hangi tarihler arasında kaç kez bağlantı yapıldığı, haberleşmenin kimlerle gerçekleştirildiği ve içeriğinin ne olduğu tespit edilebilmektedir. Bağlantı tarihinin, bağlantıyı yapan IP adresinin tespit edilmesi ve hangi tarihler arasında kaç kez bağlanıldığının belirlenmesi, kişinin özel bir iletişim sisteminin bir parçası olduğunun tespiti için yeterlidir. Haberleşmelerin kimlerle yapıldığı ve içeriğinin ne olduğunun saptanması ise kişinin örgüt içindeki konumunu tespit etmeye yarayacak bilgilerdir. ByLock kullanıcı tespitleri ByLock sunucusunda kayıtlı IP adresleri üzerinden tespit edilebilmektedir. ByLock sunucusunda kaydı olan kullanıcıların User-ID ( Kullanıcı No ) tespiti yapılabilmekte ve mesaj içeriklerinin çözümü gerçekleştirilebilmektedir. Bu nedenle ByLock tespit değerlendirme tutanağında yer alan User-ID ( Kullanıcı No ), şifre ve gruba kayıtlı kişilerin tespiti bu kişilerin birbirleriyle olan ilişki ve irtibatların ortaya konulması sanığın hukuki durumunun belirlenmesi bakımından önemlidir. ByLock kullanıcılarının tespitleri açısından operatörler tarafından tutulan CGNAT ( HİS ) kayıtları bir çeşit üst veridir. CGNAT kayıtları özet veri olması nedeniyle bir iz ve emare niteliğinde olduğundan tek başına kişinin gerçek ByLock kullanıcı olduğunu göstermez. Kişiler iradeleri dışında ByLock sunucularına yönlendirilmiş olabilirler. Nitekim, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülen ve BTK tarafından yapılan teknik çalışmalar sonucunda iradeleri dışında ByLock sunucularına yönlendirildikleri saptanan 11.480 kişinin tamamının CGNAT kayıtlarının olduğunu ve tespit edilen CGNAT kayıtlarına göre ByLock uygulamasının IP’lerine bağlantıya yönlendirildikleri belirtilmektedir. Kişinin User-ID ve şifrelerinin belirlenmemesi ve CGNAT kayıtlarıyla ByLock sunucusuna bağlantı yaptığının tespit edilmesi halinde, kişinin gerçek ByLock kullanıcısı olduğu ancak henüz User-ID ve şifresinin tespit edilmediği anlaşılabileceği gibi; ByLock sunucularına tuzak yöntemlerle (Morbeyin vb. ) yönlendirilmiş olabileceği sonucuna da ulaşılabilir.
Bu nedenle ancak operatör kayıtları ve User-ID eşleştirmesi doğru yapılabilen kişilerin gerçek ByLock kullanıcısı olduklarının kabulü gerekeceğinden, kişinin örgütsel gizliliği sağlamak ve haberleşmek amacıyla ByLock sistemine girdiğinin ve bu sistemi kullandığının, User-ID, şifre ve grup elemanlarını içerir. ByLock tespit değerlendirme tutanağı ve CGNAT kayıtlarını içeren belgeler ile kesin olarak kanıtlanması zorunludur. Somut olayda, Erzincan İl Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen 21.06.2017 tarihli belgeye dayanılarak ByLock kullanıcısı olduğu kabul edilerek mahkumiyetine karar verilen sanığın kimlik bilgilerinin istinaf aşamasından sonra Erzincan İl Emniyet Müdürlüğünün 28.12.2017 tarihli “morbeyin” listesinde yer aldığının bildirilmiş olması karşısında hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar No:2018/1462).
Fetö Örgütü Anayasayı İhlal, Yasama Organı ve Hükümete Karşı Suç
Fetö örgütünün darbe girşimi nedeniyle işlenen anaysayı ihlal, yasama organı ve hükümet karşı suç şeklindeki darbe suçları, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2017/4758 sayılı emsal kararıyla ayrıntılı bir şekilde tüm yöneleriyle ele alınmıştır. Söz konusu emsal karar önemli ve oldukça uzun olduğundan şu linkten ulaşabilirsiniz: Anayasayı İhlal, Hükümete ve Yasama Organına Karşı Suç Emsal Karar.
Tek Taraflı İradeyle Silahlı Örgüt Üyeliği Suçu İşlenmesi
Silahlı örgüt üyeliği suçu; silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle işlenmektedir. Bu bakımdan eylemin iradi olması ve örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle hareket edilmiş olması gerekir. Suç, örgüte üye olma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanmakla birlikte, üyelik süresince eylem temadi etmektedir. Örgüte üye olmak fiili bir katılma olup örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur, tek taraflı iradeyle bile örgüte katılmak mümkündür.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; Tüm dosya kapsamında, sanık …‘ın, iletişim tespit ile teknik takip tutanaklarına yönelik yapılan incelemede, …
… terör örgütünün ideolojisini benimsediği, sanığın evinde yapılan aramada çok sayıda örgütsel kitap ve dökümanların bulunduğu, örgüte adam kazandırma ve propaganda amacıyla kullanılan kitapları temin ettiği ve dağıttığı, örgütün… yapılanmasının oluşturulması yönünde faaliyette bulunduğu, örgütün diğer üyeleri ile sürekli irtibat kurduğu anlaşılmakla, eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk durumu da dikkate alındığında, örgütle organik bağ kurduğu anlaşılan, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2015/840).
Cenaze Töreninde Yüzünü Kapatarak Silahlı Örgüt Adına Suç İşleme Suçu
CD çözüm ve tespit, yüz mukayese ve kıyafet tutanakları, olay tutanağı, sanığın aşamalardaki beyanı ve tüm dosya kapsamından, silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda ve örgütün güdümünde yayın yapan internet sitelerinin yaptığı eylem çağrıları üzerine terör örgütünün propagandasına dönüşen ve güvenlik güçlerine saldırıların gerçekleştiği eyleme katıldığı, güvenlik güçlerinin dağılın ihtarına uymamakta ısrar ettiği, kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü kapatarak, …örgütünü övücü nitelikte bez parçalarını taşıdığı bu şekilde bir yakınının cenaze törenine katılma amacıyla …‘da bulunduğuna dair savunması yerinde olmayıp örgütün çağrısı doğrultusunda açıklanan eylemleri gerçekleştirdiğinden sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/118).
Örgüt Üyeliği Suçu ile Örgüt Adına Suç İşleme Suçu Arasındaki Fark
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Başka bir dosyada şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan …‘un, sanığı teşhis edip, sanığın yanlarına gelerek “halkı direnişe çağırın, barikatlar kurun, dağılın” şeklinde sözlerle emirler vererek kendilerini yönlendirdiğini beyan etmesi, sanığın, terör örgütünün çağrısı üzerine yapılan basın açıklaması eylemine aktif olarak katılarak, alanda bekleyen şahıslarla konuşup el hareketi ve alkışla grubu hareketlendirip yönlendirmesi, barikat kurup taşlı saldırı yapan grup içindeki eylemcilere taş verirken görüntülenmiş olması karşısında, sanığın eylemlerinin niteliği, yoğunluğu, gerçekleştirme tarzı dikkate alındığında, örgüt hiyerarşisi dışında bu eylemleri gerçekleştirmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı TCK’nın 314/2. maddesi gereğince cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/5370).
Dergi Dağıtımı, Konser Bileti, Hükümlüye PTT’den Kart Atma ve Örgüte Yardım Etme Suçu
Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan mahkumiyetine karar verilen sanık …‘nin … Hareketi isimli ve hükümlü …‘ın yöneticiliğini yaptığı terör örgütü ile iltisaklı … dergisinin … ilçesinde dağıtımını yapmak, basımından önce yazılarını tashih etmek, … yönetimindeki elektronik posta grubuyla irtibat halinde bulunmak suretiyle sağlık nedeniyle tahliyesi talep edilen ve adı geçen terör örgütüne üye olmak suçundan hükümlü …la ilgili kart atma etkinliği düzenlemek ve konser bileti satmak şeklinde belirlenen eylemlerinin niteliği ve sanığın konumu bir bütün olarak gözetildiğinde silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı anlaşılmakla hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanuna göre hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/4395).
Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme Suçunda Cezanın Belirlenmesi Usulü
Sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hükümde; öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında TCK’nın 220/6. maddesinin 2. cümlesi uyarınca gerekli indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince artırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 16.Ceza Dairesi – Karar : 2016/4086).
Silahlı Örgüte Yardım Etme ve Örgüt Üyeliği Suçu
Silahlı terör örgütüne yardım suçundan kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede;
Terör örgütlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusunda cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit biçiminde ortaya çıkan terör yöntemlerine başvurdukları, “kepenk kapattırma” olarak anılan eylemin de bu yöntemler kullanılarak gerçekleştirilen, örgütün toplumsal etkinliğini, zorlayıcı gücünü ortaya koymayı ve yoğun propagandasını amaçlayan, genellikle PKK terör örgütü tarafından benimsenip örgütçe önemli kabul edilen günlerde işyerlerini açtırmamak şeklinde uygulanan bir eylem türü olduğu,
Niteliği, etkileri ve sonuçları bu şekilde ortaya çıkan eylemin, örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde kararlaştırılmadan, anılan terör yöntemleri mağdur esnaf üzerinde örgütün zorlayıcı etkisini temsil eden kişilerce kullanılmadan, icrası ve sonuçları örgütçe denetlenip takip edilmeden gerçekleştirilemeyeceği, eylemin amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesinin talimatın örgütsel niteliğinin mağdurlara iletilmesine, talimatı iletenlerin örgütsel kimliklerinin belirgin olmasına ve talimata uymama halinde karşılaşılacak zora dayalı örgütsel yaptırımların bilinmesine bağlı olduğu,
Somut olay bakımından; örgütün amaçları doğrultusunda yayın yapan internet sitelerinin çağrılarına uygun olarak hareket ederek iş yerlerini açmamaları yönünde bildirimde bulunup sonuç alan sanık …‘ın; terör örgütünün önemli gün olarak kabul ettiği tarihlerde yapılan eylem çağrıları doğrultusunda gerçekleşen eylem ve etkinliklere katılan ve katılmayı teşvik eden, örgütsel eğitim alıp gizlilik içinde yapılan toplantılara katılan sanık …‘in;
Eylemlerinin işleniş biçimi ve niteliğinden hareketle örgütün hiyerarşik yapısına dahil örgüt üyeleri olarak kabul edilip doğrudan TCK’nın 314/2. maddesi uyarınca örgüt üyesi olarak cezalandırılmaları gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması, TCK’nın 314/3. maddesindeki atfın ve 220/7. maddesindeki düzenlemenin niteliği ve aleyhe temyiz bulunmaması karşısında bozma nedeni yapılmamıştır. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar : 2015/187).
Bylock Kullanmak Suretiyle Fetö Örgüt Üyeliği Suçu
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında Bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada sanığın Bylock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; Bylock tespit ve değerlendirme raporu getirtilerek, sanığın üzerine kayıtlı olan ve kendisinin kullandığını belirttiği 505… nolu hat ile Bylock uygulamasına ait IP adreslerine (46.166.160.137, 46.166.164.176, 46.166.164.177, 46.166.164.178, 46.166.164.179, 46.166.164.180, 46.166.164.181, 46.166.164.182, 46.166.164.183) kaç defa bağlanıldığına dair HIS(CGNAT) sorgu sonuçları Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumundan istenerek, tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın Bylock kullanıcısı olduğuna dair Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen eksik ve yetersiz olan 17.04.2017 tarihli yeni Bylock cbs sorgu sonucuna dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde (mahkumiyete) karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2018/256).
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; temyiz aşamasında dosyaya gönderildiği anlaşılan ve sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren ByLock HIS(CGNAT) sorgu sonuçlarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyeceklerinin sorulması, ByLock programı kullanıcı kimliği olan ID numarası ve varsa yazışma içeriklerinin tespiti için “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı” ile söz konusu GSM hattının ve cep telefonunun baz istasyonlarını gösterir HTS kaydı getirtilip karşılaştırılması ile tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın ByLock kullanıcısı olduğuna dair Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen eksik ve yetersiz olan yeni ByLock CBS sorgu sonucuna dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde (mahkumiyet) karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2018/262).
Örgüt Üyeliği Suçunda Yakalama Anı Suçun İşlendiği Yer ve Zamanı Belirler
Yargıtayın istikrar bulan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere; mütemadi suçlardan olan silahlı terör örgütüne üye olma suçunda, daha önce örgütün kendisini feshetmesi, kişinin örgütten ayrılması gibi bazı özel durumlar hariç olmak üzere kural olarak temadinin yakalanma ile kesileceği, dolayısıyla suçun işlendiği yer ve zaman diliminin buna göre belirlenmesi gerektiği, bu nedenle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli konumunda bulunan hâkim ve Cumhuriyet savcıları yakalandıkları anda “ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâli”nin mevcut olduğu ve 2802 sayılı Kanunun 94. maddesi gereğince soruşturmanın genel hükümlere göre yapılacağı anlaşılmaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar : 2017/3889).
Yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir. Ancak bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Şüphesiz kendisine ulaşılamayan şüpheli hakkında, toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı savunma almadan dava açabilecektir, ancak incelenen dosya kapsamında şüpheli hakkındaki iddianamenin konusunu oluşturan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun mütemadi suç olduğu ve temadinin yakalanma ile kesileceği, örgüte katılma tarihi ile yakalanma tarihi arasında silahlı terör örgütünün amaçladığı suçu gerçekleştirmeye elverişli olan ve vehamet arz eden eylemlerin gerçekleşmesi halinde tüm eylemlerin geçitli suça ilişkin kurallar ile fikri içtima hükümleri de nazara alınıp hukuken birlikte değerlendirilmesinde ve suçun işlendiği yer, zaman diliminin buna göre belirlenmesinde zorunluluk olduğunun iddianame tanzim edilirken de gözetilmesi gerekmektedir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/30629.
Fetö Örgütü Üyesi Olma Suçunun Unsurları
Silahlı terör örgütü üyesi olma suçu bakımından;
Terör örgütlerinin; amaç suçun işlenmesi yolunda güven, disiplin ve sıkı irtibata önem veren, iş bölümüne dayalı, hiyerarşik düzene sahip yapılar olarak istihbarat, gizlilik, güvenlik ve denetim konularında duyarlı oldukları, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmayan, irtibat halinde olmadıkları, güvenilir bulmadıkları, denetleyemedikleri, gizlilik ve güvenlik kuralları ile hiyerarşiye uymayan kişilerin faaliyetlerine izin vermeyecekleri, bu kapsamda FETÖ/PDY silahlı terör örgüt lideri Fethullah Gülen’in 19.04.2015 günü örgütün yayın organlarından “www.herkul.org” isimli internet sitesinde yayınlanan talimatı doğrultusunda, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği ve bu örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlara ilişkin yedi ayrı soruşturma dosyasında tutuklu olan altmış üç şüphelinin müdafiliğini yapan yirmi avukatın, örgüt liderinin talimatından bir gün sonra 20.04.2015 tarihinde toplu halde verdikleri elli bir adet dilekçeye istinaden dosyaları kısmen dahi olsa incelemeden ve delillere temas etmeksizin, altmış üç şüphelinin tamamının istisnasız olarak tahliyelerini sağlamak için örgüt tarafından verilen görevi yerine getirmek üzere birlikte harekete geçen ve ancak “adanmış” bir örgüt mensubunca yapılabilecek bir yöntem ve üslupla, hukuka açıkça aykırı bir zeminde bulunduklarını bilerek önceden tasarlanmış, amaç ve örgütsel faaliyetleri yönünden bilinçli olarak söz konusu usulsüz ve hukuka aykırı kararları veren sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmesine hizmet ettikleri ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanımı için oluşturulmuş ve münhasıran bu terör örgütünün mensupları tarafından kullanıldığı bilinen ByLock iletişim sistemini kullanmak suretiyle örgütün hiyerarşik yapısına dahil oldukları ve böylelikle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işledikleri anlaşılmaktadır.
Suç tarihi itibarıyla FETÖ/PDY’nin silahlı terör örgütü olduğuna ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunmaması, neticeyi bilerek ve isteyerek tipik hareketi gerçekleştiren sanıkların kanuni yönden sorumlu tutulmalarına engel teşkil etmeyecektir. Ayrıca örgüt pramidi içindeki konumları itibarıyla “mahrem alan” kapsamında yer almaları ve sanıkların eğitim düzeyi, yaptıkları görev nedeniyle edindikleri bilgi ve tecrübeleri ile örgütteki konumları itibarıyla bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda oldukları anlaşıldığından, sanıklar hakkında TCK’nun 30. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen hata hükmünün uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu sebeplerle TCK’nun 314. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen silahlı terör örgütüne üye olma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu sonucuna varılmış olup sanıklar … ve ..’in silahlı terör örgütüne üye olma suçlarını ayrı ayrı işlediklerinin kabulü gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar : 2017/370).
Basın Açıklaması ve Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme
Oluş ve dosya kapsamına göre; … il ve ilçe teşkilatları tarafından cezaevlerinde yürütülen açlık grevlerine destek amacıyla cezaevi önünde basın açıklaması yapılacağı ihbarı üzerine emniyet güçlerince içinde sanıkların da bulunduğu grubun yolu kapatmaması amacıyla güvenlik önlemi alınıp uyarılar yapıldıktan sonra gösterici grubun zor kullanılarak dağıtıldığı, dosya içerisinde bulunan görüntülü tespit tutanaklarına göre güvenlik kuvvetlerine taşlı saldırıda bulunulan ve gösterinin de örgütün propagandasına dönüşmediği olayda, bahsi geçen açlık grevlerine terör örgütü … tarafından yapılan destek çağrıları ile olay arasında geçen süre, toplantının … teşkilatları tarafından düzenlenmesi ve sanıkların örgüt çağrılarından haberdar olmadıklarını, açıklamaya … tarafından organize edildiği için ve insani düşüncelerle katıldıklarına yönelik savunmaları dikkate alındığında örgüt adına suç işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden oluşa uymayan ve yetersiz gerekçelerle mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2017/4215).
Örgüt Adına Suç İşleme Suçunun Araştırılması
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazının incelemesinde ise;
Sanığın örgüte müzahir internet sitesinden 22.12.2013 tarihinde yapılan çağrı üzerine silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda düzenlenen yasadışı gösteriye katılıp üzerine atılı suçları işlediğine ilişkin kolluk inceleme tutanağı nazara alınarak, sanığın suçu örgüt adına işleyip işlemediğinin belirlenmesi bakımından, örgütsel çağrılar ve talimatlar araştırılıp varsa dosya içerisine alınarak sonucuna göre; sanığın TCK’nın 220/6 ve 314/3. maddeleri delaletiyle 314/2. maddesi uyarınca silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2017/1032).
Örgüt Alanlarında Fotoğraf Çekme, Yemek Yapma ve Üst Düzey Kişilerle İrtibat
Terör örgütlerinin amaç suçun işlenmesi yolunda güven, disiplin ve sıkı irtibata önem veren iş bölümüne dayalı, hiyerarşik düzene sahip yapılar olarak istihbarat, gizlilik, güvenlik ve denetim konularında duyarlı oldukları, işleyiş ve yapılanma itibariyle bu özellikleri gösteren terör örgütlerinin, güvenilir bulmadıkları, denetlemedikleri kaynakları kabul etmeyecekleri gibi, gizlilik ve güvenlik kuralları ile hiyerarşiye uymayan kişilerin bu tür faaliyetlerine de izin vermeyecekleri, göz önüne alındığında;
Örgüt elemanlarının bulunduğu yere giderek dosya kapsamında bulunan fotoğrafları çektiren, yemek yapan ve kırsalda sözde üst düzey kişilerle ilişki içerisinde olduğu anlaşılan sanığın eyleminin, hiyerarşik yapısına dahil olmak suretiyle örgüte üye olma suçunu oluşturacağı, hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/5900).
Örgüt Üyelerini Araçla Nakletme
Terör örgütlerinin amaç suçun işlenmesi yolunda güven, disiplin ve sıkı irtibata önem veren iş bölümüne dayalı, hiyerarşik düzene sahip yapılar olarak istihbarat, gizlilik, güvenlik ve denetim konularında duyarlı oldukları, işleyiş ve yapılanma itibariyle bu özellikleri gösteren yapılar olduğu dikkate alındığında terör örgütlerine yeni eleman temin etme, barındırma, gönderme veya ulaşımını sağlama gibi faaliyetlere ilişkin organizasyonun örgütsel yapı dışında değerlendirilemeyeceği ve bu eylemlerin salt yardım düzeyini aşmamış eylemlerden nitelik itibariyle farklılık arz ettiği, bu bağlamda sanıkların silahlı PKK terör örgütü üyesi kişileri iki araçla … ili kırsalından … ili kırsal alana götürmeleri şeklinde dosyaya yansıyan eylemlerinin, terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmayan kişilere silahlı üyelerini nakletme görevi vermesinin hayatın olağan akışına uygun bulunmaması karşısında silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde silahlı terör örgütüne yardım etme suçu nedeniyle karar verilmesi karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/5711).
Taziye, Miting, Basın Açıklaması ve Yürüyüşlere Katılmakla Örgüt Üyeliği Oluşmaz
Terör örgütü yöneticilerinin talimatı veya KCK sözleşmesi doğrultusunda gerçekleştirilen eylem ve faaliyetlerin siyasi parti çalışması olarak kabulü mümkün değil ise de; bir kısım il ve ilçelerde belediye başkanı veya BDP yöneticisi olan sanıkların siyasi parti faaliyeti olarak değerlendirilebilecek basın açıklamaları, Anayasa referandumunu boykot amacıyla miting düzenleme, BDP tarafından organize edilen iki dilli yaşam yürüyüşü ve basın açıklaması, Nevruz Bayramı kutlamaları, Kürt Dili Bayramı, Dünya Kadınlar Günü mitingi, BDP aday tanıtım mitingi, Dünya Barış Günü vesilesiyle miting, terör örgütü propagandasına dönüştürülmeyen insani mülahazalarla gerçekleştirilen taziye ziyaretleri, Van festivali adıyla yapılan etkinlik gibi eylemlerin silahlı terör örgütü faaliyeti kapsamında kabul edilerek bu eylemlerin örgüt üyeliği suçundan suçun unsurları ve cezanın belirlenmesinde hükme esas alınması hukuka aykırı olup bozma nedenidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2017/3341).
Barındırma, Maddi Yardım ve Örgüte Gönderme Suretiyle Örgüte Yardım Etme
Sanık …‘ın silahlı terör örgütüne katılmak konusunda ikna edilen şahısları evinde barındırmak ve biletlerini alarak örgüte katılacakları yere göndermek şeklinde gerçekleşen eyleminin, örgüte yardım etme suçunu oluşturduğu hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerekir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2016/1951).
Silahlı Örgüt Üyeliği Suçunda Organik Bağ
Silahlı örgüt üyeliği suçu; silahlı bir örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimseyerek gönüllü olarak örgüt hiyerarşisine dahil olmayı tercih etmek suretiyle işlenmektedir. Bu bakımdan eylemin iradi olması ve örgüte iştirak bilinç ve iradesiyle hareket edilmiş olması gerekir. Suç, örgüte üye olma fiilinin gerçekleştiği anda tamamlanmakla birlikte, üyelik süresince eylem temadi etmektedir. Örgüte üye olmak fiili bir katılma olup örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur, tek taraflı iradeyle bile örgüte katılmak mümkündür.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; Tüm dosya kapsamında, sanık …‘ın, iletişim tespit ile teknik takip tutanaklarına yönelik yapılan incelemede, …
… terör örgütünün ideolojisini benimsediği, sanığın evinde yapılan aramada çok sayıda örgütsel kitap ve dökümanların bulunduğu, örgüte adam kazandırma ve propaganda amacıyla kullanılan kitapları temin ettiği ve dağıttığı, örgütün… yapılanmasının oluşturulması yönünde faaliyette bulunduğu, örgütün diğer üyeleri ile sürekli irtibat kurduğu anlaşılmakla, eylem ve faaliyetlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk durumu da dikkate alındığında, örgütle organik bağ kurduğu anlaşılan, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan mahkumiyet yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2015/840).
Fetö Örgütü Üyeliği Suçu Şartları
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini Örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır.
Örgüte sadece sempati duymak, yada örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler, örgüt üyeliği için yeterli değildir.
Örgüt üyesinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken kanunun suç saydığı filleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak için saikin suç işlemek amacı olması aranır.
Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Dairemizin 2015/3 E. sy. kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ye eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mubah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, hükme esas alınan ikrarı ve HTS kayıt içeriğine göre Ağlasun İlçe Tarım Müdürlüğü’nde ziraat mühendisi olarak görev yaptığı dönemde, örgütün ilçe imamı olduğu iddia edilen ve örgütün ilçe yapılanması içerisinde görevli oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen şahıslarla telefonla görüşmek suretiyle irtibat içinde olmak, çoğunluğu kamuoyu nezdinde örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan, hukuki kılıflarla kamu görevlileri ve sivil şahıslara yönelik bir kısım operasyonlara başladığı 2013 yılı öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra örgütün dini sohbet toplantılarına katılmak, örgüt tarafından çıkarılan gazetelere gerçek ismiyle abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan Altınbaşak isimli okula göndermekten ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında sempati ve İltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2017/5155).
Özgeçmiş Raporu, Yaş Küçüklüğü ve Örgüt Üyeliği Suçu
Hizbullah terör örgütünün eleman kazanma yöntemi olarak mensupları tarafından Camilerde Kur’an dersi verildiği, ders alan öğrencilerden örgüte sempati duyan ve örgüt hiyerarşisine girebilecek kişilerin tespit edilmek suretiyle örgüte kazandırıldığı bilinmektedir. Hükümlü hakkında da aynı yöntemin izlendiği anlaşılmaktadır. Ancak hükümlünün camide ders almaya başladığı tarihte 11 yaşında olduğu, özgeçmiş raporunu verdiği tarihte yaşının 14 yıl 11 ay 16 günlük olduğu, aksi ispat edilemeyen samimi anlatıma göre; 1999 yılı itibariyle örgütle irtibatını tamamen koparmış olduğu anlaşılmaktadır.
Kişinin, terör örgütünün hiyararşisine dahil olup, örgütsel amaç doğrultusunda süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylemlerde bulunması halinde, örgüt üyesi olarak kabul edileceği yerleşik yargısal kararlardandır.
Kişinin terör örgütüne özgeçmiş raporu vermesi, örgüt hiyararşisine dahil olduğuna ilişkin karine teşkil edebilir ise de, o tarihte suça sürüklenen çocuk konumunda bulunduğu, zira raporu vermiş olduğu tarihte 15 yaşından küçük olduğu, ceza ehliyeti mevcut olsa dahi tam ehliyetli olmayan suça sürüklenen çocuğun örgüte katılma iradesi ile hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği, 15 yaşından sonra 18 yaşını bitirmeden önce örgütsel mahiyette ders alıp ders vermesinin örgüte yardım olarak kabul edilmesinin gerekeceği, zira bu faaliyetin çeşitlilik ve yoğunluk içermemesi karşısında örgütün sair üyesi olarak kabul edilmesine olanak sağlamayacağı, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun kabul edildiğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmüştür.
Suça sürüklenen çocuğun 1999 yılının hangi ay ve gününde örgüte yardım eylemine son verdiğinin belirlenememesi karşısında şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda bu tarihin 23.04.1999 öncesi olduğunun kabulü gerektiğinden hükümlü hakkında 4616 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2017/4715).
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve üyelik suçu; ceza yaptırımının ağırlığı nedeniyle mutlaka birceza avukatı vasıtasıyla savunma yapılmasını gerektiren suçlardandır.